Sivil toplum kuruluşları, devlet örgütlenmesinin dışında, toplumun ve devletlerin bazı çıkarlarını gerçekleştirmek için oluşturulan, gönüllülük esasına dayanan ve kâr amacı gütmeyen hukuki ve anayasal örgütlerdir. Bu kuruluşlar son yıllarda ulusal ve uluslararası alanda önem kazanmaya başlamış devletlerin ve toplumların kararlarını yönlendirmede, etkin rollere sahip olmaya başlamışlardır. Sivil Toplum kuruluşları, ulusal ve uluslararası kanunlara bağlı kalarak, bu kanunların kendisine tanıdığı, örgütlenme, fikir beyan etme, toplanma ve gösteri yapma gibi en temel hakları kullanarak, kuruluş amaçları kapsamında; bilgilendirme, araştırma yapma, rapor sunma, konferans düzenleme, kulis yapma-ikna etme, dikkat çekme yönlendirme ve süreli yayınlar aracılığıyla bilgi akışı sağlama gibi faaliyetlerde bulunarak meşru hedeflerine ulaşmaya çalışmaktadırlar.
ASSAM’ da bu evrensel örgütlenme hakkını kullanarak anayasa ve yasalar kapsamında kurulmuş olup, amaçlarından birisi de şöyle ifade etmiştir;
“Müslüman Devletlerin; her biri için stratejik istihbarat etütlerinin oluşmasını, münferit ve müşterek iç ve dış tehdit değerlendirmelerinin yapılmasını, iç ve dış güvenlik plan esaslarının tespit edilmesini ve ortak irade altında toplanması için ihtiyaç duyulan müesseseler ve bu müesseselerin teşkilatlanma esas ve prensiplerinin oluşup gelişmesini sağlayacak fikri çalışmaları yapmaktır.’’
Bu çalışmaların sonunda ulaşılmak istenen nihai amaç hiçbir İslam ülkesi vatandaşının reddedemeyeceği,
“Müslüman Milletlerin refahı, kurdukları devletlerin bekası, Dünyada barışın tesisi ve adaletin hâkimiyeti, İslam Ülkelerinin günümüzdeki dağınıklığından kurtularak, Uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde söz sahibi (süper güç) olarak Dünya siyaset sahnesinde aktif rol almasını sağlamaktır.”