ASSAM'ın 4 yönetim organının yanı sıra 4 tane ana kurulu bulunmaktadır.
1) Yüksek İstişare Kurulu
2) Stratejik Araştırma Kurulları
3) İlmi Etüd ve Akademik Değerlendirme Komisyonu
4) Yayın Kurulu
Stratejik Araştırma Kurulları altında da 8 kurul ve bu kurullarında çeşitli sayılarda araştırma masaları bulunmaktadır.
Stratejik Araştırma Kurulları Çalışmalarından Sorumlu Koordinatör Başkan Yardımcıları | ||
---|---|---|
Akademik Kurul Çalışmalarından Sorumlu Koordinatör Başkan Yardımcısı
Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi (SADAT) hakkında uzun süredir çok ciddi iddialar ortaya atılıyor. Kimi AK Parti’nin paramiliter gücü olduğunu ileri sürüyor; kimi “15 Temmuz akşamı askerle çatışan silahlı siviller onlardı”, kimi “Sivillere yargı muafiyeti getiren KHK SADAT için çıkarıldı”, kimi ise “Suriye’deki muhalif grupları SADAT eğitiyor, hatta bizzat kendileri orada çatışıyor” diyor. Tüm bu iddiaları sormak için SADAT’ın kurucusu ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi ile SADAT’ın Beylikdüzü’ndeki merkezinde buluştum. Tanrıverdi, milis güç iddialarını yalanladı. İdealleri İslam ülkelerinin resmi ordularına ABD’li şirketlerin verdiği gibi askeri danışmanlık hizmeti sunmak ama şu an için yalnızca bir ülkede 7 personel ile hizmet veriyorlarmış. Türkiye’de ise hiçbir faaliyetlerinin olmadığını söylüyor. Halk Özel Harekât gibi yapılanmalara ise açıkça karşı çıkıyor...
Yirminci yüzyılda“Milletlerin kendi kaderini tayin etme hakkı”(self determination) ilkeleri, ilk defa ABD’nin 28. Başkanı Woodrow Wilson tarafından ilan edilmişti. İlan edilen bu ilkeler, ”Demokrasi-İnsan Hakları-Kanun Hakimiyeti-Siyaset ” gibi kavramlardı.
Toplumlara egemen olanların iktidarının sınırlandırma isteği kuvvetler ayrılığı teorisi ile birlikte modern devletin oluşmasını sağlamıştır. Montesquieu, “Kanunların Ruhu” adlı eserinde devlet yönetiminde etkili olan yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin oluşmasını ve birbirleriyle olan ilişkisini açıklamıştır. Bu ilkeden hareket ederek günümüze kadar olan dönemde kuvvetler arasındaki ilişkinin derecesi hükümet sistemlerinin farklı şekillerde adlandırılmasını sağlamıştır. Kuvvetler arasında yer alan yargı kuvveti bu ilişki içinde ayrı bir yerde tutulmaktadır. Yargının her hükümet sistemi içinde yasama ve yürütme arasındaki ilişkisi birbirlerine yakın olması nedeniyle yargı kuvveti hükümet sistemlerinin belirlenmesinde dışarıda tutulmaktadır. Ancak çift yargı sistemi uygulayan Kıta Avrupası ülkelerinde yargının idari ayağını oluşturan idari mahkemeler ile yürütme ve yasamanın gücünü sınırlandırmak amacıyla İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Anayasa Mahkemelerinin iktidar ilişkileri içinde işlevleri bulunmaktadır. Bu ilişkinin var olması hükümet sisteminin biçimini değiştirmemektedir. Her ülkede değişik isimlerle, coğrafi esaslara göre kurulmuş mahkemeler yer almaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada hükümet sistemlerinin oluşmasında etki yaratmayan yargı kuvveti incelemeye dahil edilmemiştir.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Fransa’da tarih yazdı. Ancak birçok basın organı bundan ziyade temel insan hakları ve AB konusunda ki meselelere odaklandı. Büyük pencereyi göremedi.
Peki, neydi bu büyük pencere?
On yıllardır ABD ile müttefik olan ve onsuz ve ondan onaysız neredeyse strateji geliştiremeyen bir Türkiye vardı. Artık üzerinde oyun kurulan değil oyun kurucu bir ülke konumuna gelen bir Türkiye var.
ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı Türk kamuoyunda ciddi bir tepki uyandırdı. Bu tepkinin büyüklüğünde Türkiye Cumhuriyeti’nin sorunu İslam İşbirliği Teşkilatı ve BM gündemine taşımasının oynadığı rol etkin oldu. İİT ve BM’de alınan kararlar ABD’ye şamar etkisi yaptı.
Oluşan tepki bir süre sonra dinecek, alevlenen gündem sönecek ve bu arada ABD inşasına hazırlandığı büyükelçiliği yapmaya başladığında tekrar mı gündemimize girecek! Böyle böyle yükselip alçalarak dalgalanan tepkilerimiz karşısında İsrail işgal ettiği Kudüs’e başkentini taşıyacaktır. Niçin Filistin işgaline çözüm için uzun vadeli bir strateji planımız yok.
إن لم يكن هناك مشروعا إسلاميا في الوقت الحاضر فليكن المشروع التركي نواة لهذا المشروع وعلى المراكز البحثية والجمعيات الأهلية العربية المنتشرة في تركيا استخدام إمكانياتها وإعلامييها وقنوات اتصالها لدعم هذا المشروع والترويج له خاصة بعد المواقف المشرفة للدولة التركية ودعمها لثورات الربيع العربي ورفضها حصار قطر وتضامنها مع قضية الأقصى والمقاومة في فلسطين المحتلة، ويمكن أن يتم ذلك بالتنسيق مع المراكز التركية نفسها.
Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASSAM) geçtiğimiz günlerde İslam Birliği’nin tesisi yolunda önemli bir faaliyet gerçekleştirdi. ASSAM’ın organize ettiği 1. Uluslararası İslam Birliği Kongresi’ne pekçok İslam ülkesinden çok sayıda davetlinin katılmış olması ve etkin işbirliklerine gidilmesi yönündeki beklentileri kongre sonuç bildirgesine de yansıdı.
İslam Ülkeleri arasında işbirliği alanlarının kısa orta ve uzun vadeler için zemin ve organizasyonlarını oluşturmak artık bir zorunluluktur. Potansiyellerin bu maksatla harekete geçirilebilmesi için; öncelikle mevcut kapasite ve kabiliyetlerin, ülkeler bazında ivedilikle haritalandırılmasına ihtiyaç var. Var olan altyapıların öncelikle devreye alınması, müteakip farklı alanlarda yapılacak işbirlikleri için de model oluşturacaktır. Bu bağlamda Türkiye’nin savunma endüstrisinin halihazır kapasitesinden İslam ülkelerinin faydalandırılması en hızlı tesis edilebilecek işbirliği alanlarından biridir.
Kudüs’e sahip çıkan 48 İslam ülkesinin dik duruşu ABD’yi Ortadoğu’da etkisizleştirdi, Filistin konusunda devre dışı bıraktı. Uluslararası alanda da destek bulamayan Trump yalnızlığa mahkum oldu.
Bundan iki bin yıl önce, Çinli bir savaş stratejistive filozof olan Sun-tzu ping-fa tarafından yazılan ve günümüzde de önemini stratejik kaynaklar arasında yer alan;Savaş Sanatı” kitabında Sun Tzu’ nun sürekli vurguladığı “savaşmadan kazanmak en iyisidir” fikriyle başladım sözlerime.
Sun Tzu’nun felsefesinde; bilgi ve stratejinin en üst etkinliği, çatışmayı tümden gereksiz kılmaktır denilmektedir. “Savaşmaksızın başkalarının ordularını alt etmek, hünerlerin en iyisidir.” diyen Sun Tzu, Savaş sanatlarında pek çok mertebe bulunduğunu ve bunların en iyisin “düşmanlarının planlarını açığa çıkartmak” olduğunu vurgular.
Yeni İran rejiminin kurulduğu 1979’dan bu yana ilk defa bir İran genelkurmay başkanının Türkiye’yi ziyareti bölge ve dünya kamuoyunda büyük ilgi gördü ve dikkat çekti. Son Katar Krizi ile Arap dünyası içindeki siyasi bölünme, Suriye’de hala sağlanamayan istikrar ve doldurulamayan güç boşluğu İran’ı oldukça rahatsız etmiş görünüyor. Türkiye için de benzer yorumlar geçerlidir. ABD’nin Irak-Suriye- İran- Türkiye dörtgeni içine PKK/YPG ağırlıklı bir Truva Atı monte etme stratejisi her gün daha çok belirginleşiyor. Bu stratejiye İsrail de destek veriyor.