Salı, 03 Haziran 2014 00:00

Referansı İslam Olan Sivil Bir Devlet

Yazan
Öğeyi Oyla
(4 oy)

İslam devleti günümüzde bilindiği üzere din devleti olmadığı gibi laik bir devlette değildir. İslam devleti; insanlar arasında Allah’ın emir ve yasaklarını gözeten sivil bir devlettir. O bu niteliği ile Allah’ın yardımını ve desteğini hak etmiştir. Bu özelliğini kaybettiği zaman varlığının ve bekasının gerekçesini kaybetmiş olur.

 İslam Devleti, İslam hukuku ile yönetilen sivil bir devlettir. Biat ve şura esası üzerine kurulur. O kendisini yönetecek kişileri güçlü, güvenilir, muhafazakâr “burada muhafazakârdan maksat milletin kendisine tevdi ettiği emaneti koruyan, vatana ve millete ihanet etmeyen emin bir kimse demektir.” Ve bilgili kimselerden seçer.
 Yukarıdaki tabir Mısırlı Âlim Üstad Yusuf El Karadavi’ye aittir. Bu tanımdan yola çıkarak Sivil bir İslam devletinin nasıl olabileceğini anlamaya çalışalım.
 İslam devleti, ilahi kanunları referans alarak insanlar ve toplum üzerinde tahakküm kuran bir teokratik din devleti değildir. Aynı zamanda yaratıcının temsilcisi olduklarını iddia eden ruhban sınıfının yani din adamlarının devleti de değildir.
 İslam dininde din adamı tabiri kesinlikle yoktur. Herkes dinini adamıdır ve sahibidir. Her fert dinini muhafaza etmek ve müdafaa etmekle memurdur. Bu din yalnızca din adamlarına bırakılacak kadar lüks bir din değildir.
 Olsa olsa İslami meselelere yoğunlaşmış, İslami ilimler üzerine tahsil yapmış insanlar var olabilir. İhtisaslaşmadır yani. Tıp, mühendislik ve sosyal ilimler gibi.
 Bu ilim adamlarının vazifesi insanları ve özellikle İslam devletinde var olan yöneticileri doğru yolda gitmesi için nasihatle ikaz etmektir. Bu ilim adamları bu vazifelerini yerine getirirken hiçbir kimsenin kınamasından ve eleştirmesinden korkmaması ve çekinmemesi gerekir. Helali ve haramı tayin etmek ve hatırlatmak onların vazifesidir.
 Ta ki, bir Hadisi Şerifte buyurulduğu üzere; Kuranla sultan, yani dinle devlet birbirinden ayrılmasın.
 İslam devleti günümüzde bilindiği üzere din devleti olmadığı gibi laik bir devlette değildir. İslam devleti; insanlar arasında Allah’ın emir ve yasaklarını gözeten sivil bir devlettir. O bu niteliği ile Allah’ın yardımını ve desteğini hak etmiştir. Bu özelliğini kaybettiği zaman varlığının ve bekasının gerekçesini kaybetmiş olur. Bu durumda Hac Suresi 41 ayeti kerimenin muhatabı olmaktan kurtulamaz. Yüce Allah orada buyuruyor ki; “Allah kendisine yardım edenlere yardım eder. Şüphesiz ki Allah güçlü ve kuvvetlidir. Onları yeryüzünde yerleştirdiğimiz zaman; namazı kılar, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar.” 1 
 İslam devleti temel toplumsal meselelerde İslami hükümleri referans aldıktan sonra çağın, zamanın ve şartların gereklerine göre yasalar yapabilir. Dolayısıyla İslam devletinde bir anayasanın bulunması İslam’a aykırı değildir. Ancak çıkarılacak kanun ve nizamların İslam’a aykırı olmaması gerekir. Bunun için bir heyet ve yüksek anayasa mahkemesi kurulmalıdır.
 Çıkarılacak yasaların ya da kanunların batıdan ya da gayri Müslim bir devletten alınması da sorun değildir. Önemli olan kullanılan ifadelerin İslam’a uygun bir tarzda ifade edilmesidir.
 Seçimle devlet başkanının seçilmesi, kanunların yasaların oylanması İslam’a aykırı değildir. İslam’a aykırı olan bu yasaları içerdiği hususlardır. Mesela İslam devletinde siz Allah’ın yasakladığı bir hükmü yasa ile serbest bırakamazsınız. O zaman bu devlet İslam devleti olmaz ve Allah’ın yardımını da alamaz.
 Sivil bir İslam devletinde bir diğer konuda biat meselesidir. Biat mutlak itaat edeceğim diye söz verilmesi demektir. Ancak bu söz verme meşru dairede olur. Yasalara, kanunlara aykırı icraatlar da biat yani itaat olmaz. Olunursa mesuliyet vardır. Bu nedenledir ki İslam devletinde biat meselesi İslam devletini benimsemeyenlerce kasıtlı olarak olumsuz bir etken olarak kullanılmıştır. Hal bu ki biat kültürünü emreden peygamber helal ve haramı da emretmiştir. Helal haram demeden biat etmek İslam devletinin kurucusu olan peygambere itaat etmek demek olmadığı aşikârdır.
 Şu kısa yazımızda izah etmeye çalıştığımız kadarı ile görüldüğü gibi İslam devleti toplum refahını hedefleyen ve bu arada Allah’ın yardımını celbeden bir kurumdur. İslam devleti tahakküm ve zorbalığı değil bilakis refah ve huzuru yerleştiren bir otorite konumundadır. Yeter ki biz yaşamasını bilelim.

    Ersan Ergür
    03.06.2014 

 

1. Prof. Dr. Yusuf El Karadavi, İslam'da Devlet Mefhumu, Çeviri Hüsamettin Cemali Nida Yayıncılık, Shf.45, İstanbul 2013

Okunma 4230 defa Son Düzenlenme Salı, 03 Haziran 2014 11:12
Yorum eklemek için giriş yapın