Türkiye Cumhuriyeti 1923’den günümüze kadar geçen sürede, daha evvel hiç olmadığı bir seviyede, konumlandığı coğrafyada, bölgesinde önemli bir güç; küresel ölçekte de giderek yükselen bir oyun kurucu devlet olma yolunda çok önemli adımlar atmaktadır. Bilhassa 2003’ten itibaren her geçen yıl, küresel ekonomik krizlere, emperyal devletlerin ekonomik ve finansal operasyonlarına maruz kalmış olmasına rağmen yükselmektedir.
Lozan’da Türkiye’ye biçilen rol ve çizilen sınırlar dünyanın önemli ülkelerinde tartışılmıştır. Bu husus bazı ülkelerin arşivlerini açması ile birlikte daha iyi anlaşılmıştır.
Birinci Dünya Savaşının galip devletlerinden olan İngiltere ve Fransa’da da Türkiye’nin geleceğinin belirlenmesi konusunda çok ciddi tartışmalar yapılmıştır. Bu konuda İngiltere Başbakanı David Lloyd George ile Dışişleri Bakanı Lord Curzon arasında derin görüş ayrılıkları bulunuyordu. Başbakan Lloyd George Yunanistan’ın Türkiye’yi işgalini desteklerken Curzon buna karşı çıkıyordu.
Türkiye’ye 61 yıldan beri ABD’nin darbelerine maruz kalmaktadır. Daha önce sadece askeri darbeler yapılırken özellikle 28 Şubat 1997 yılında yoğun ekonomik müdahaleler de başlamıştır. 15 Temmuz 2016 askeri darbesinin halk tarafından bastırılması sonucunda şimdilik sadece ekonomik ve siyasi darbelere başvurulmaktadır.
Bu konuda akademik olarak ciddi bir çalışma henüz yapılmamıştır. Zira önemli üniversitelerimizin bir kısmı hala ABD’nin kontrolünde faşizan yapıyı muhafaza etmektedir. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kanunlarımıza uygun olarak atadığı rektörler ABD’nin etkisi altındaki Boğaziçi Üniversitesinde tanınmamaktadır. Yıllardan beri yerleşik faşist zihniyet devlet üniversitelerini bile kontrol edecek duruma ulaşmıştır.
Türkiye değil! Dünya dört gencin etrafında kenetlendi. Fatih Camii avlusu her kesimden, her cemaatten, her cemiyetten ve her kurumdan yüzlerce insanın kenetlendiği bir şehitler kervanına tanıklık etti.
Bu elim kazayı duyduğumuzda ümmetçe hüzne büründük. Ümmetin her bir ferdi gözyaşlarına boğuldu.
Bizde bu anlamda dört gencimizin ortak buluşma noktası İHH İnsani Yardım Vakfına baş sağlığına gittik. Aradan günler geçmesine karşın İHH Genel Merkezinin onlarca misafire ev sahipliği yaptığına tanıklık ettik.
Ülkemizde ne zaman hayırlı işler yapmaya kalkan birileri olsa ya ortadan kaldırılır ya da itibar suikastına uğrar.
Daha birkaç gün önce İHH Gönüllüsü dört kahraman gencimiz Bursa yolu üzerinde geçirdikleri elim bir trafik kazasıyla şehit olunca akla geçmiş teknoloji cinayetleri geldi.
ASELSAN mühendislerine yapılan suikastler, THY’nin Isparta Uçağının düşürülerek suikasta uğrayan Türk Bilim insanları, Hablemitoğlu, Eşref Bitlis Suikastleri…
Bunların hepsi Türkiye’nin yükselen ülküsüne vurulan birer darbeydi.
Ancak başaramadılar. Bir ölür bin diriliriz diyen bilim kahramanları ortaya koydukları teknoloji ile Türkün makus talihini kırdılar.
Dünya siyaset sahnesini yönetmek istiyorsanız ekonomik ve askeri anlamda güçlü ve kendi kendine yeter bir ülke olmalısınız. Aksi takdirde bu güce sahip ülkelerin belirlediği siyaseti izlemek durumunda kalırsınız.
1960 yılında rahmetli Adnan Menderesi asanlar, 1971 Muhtırasını verenler, 12 Eylül Darbesini yapanlar, 28 Şubat Postmodern Darbesini devreye alanlar ve en nihayetinde 15 Temmuz Darbe kalkışmasını yapanlar hep onların çocuklarıydı.
Onlar Türkiye’den bir kg pamuk karşılığında bir kg demir madenini alanlardı. Onlar tenekelerle Vita yağlarını bize hibe edip ucuza Zeytin yağlarımızı çalanlardı. Onlar Nuri Killigil ve arkadaşlarını barut fabrikasına gömenlerdi. Onlar Türkiye’mizin, Türk Milletinin ve bizlerin şahsında Dünya Müslümanlarının geleceğini gasp edenlerdi.
Onlar son yüzyılda bizlerin karşısında bizden birilerini terörist ve çağ dışı göstererek tarihimizi ve geleceğimizi dizayn edenlerdi. Onlar beyin göçü ile beyinlerimizi çalıp bizleri kardeş göçleri ile meşgul edenlerdi.
ASSAM-ASDER E-Seminerleri kapsamında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sn. Yiğit Bulut'un konuşmacı olarak teşrif ettiği “Türkiye Faiz ve Döviz Sarmalından Nasıl Kurtulur?” konulu e-semineri, ZOOM üzerinden ASSAM Başkan Yardımcısı Sn. Ersan Ergür’ün moderatörlüğünde icra edilmiştir.
Başkan Erdoğan’ın “müjde ”sini Akit’e değerlendiren uzmanlar, Türkiye’nin sahadaki güçlü adımlarının en ciddi neticesini aldığını ve yeni bir çağın başlayacağını söylediler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde tarihi misyonunu yeniden üstlenen Türkiye’nin sahadaki proaktif stratejisi, kazanımları da beraberinde getiriyor. Batılı devletler karşısında el pençe divan durmak yerine hangarlara girip geceli gündüzlü çalışma neticesinde yerli ve milli teknoloji üreten Türkiye, Doğu Akdeniz’deki krize anında müdahale ederek sismik arama faaliyetlerine girişmesi sonucunda büyük çaplı doğalgaz yataklarına ulaştı. Başkan Erdoğan’ın cuma günü müjde olarak açıklayacağı tarihi gelişmeleri uzmanlar, “Türkiye’nin yeni çağının başlangıcı” olarak değerlendiriyor.
Türkiye’nin Libya’ya verdiği askeri destekle hezimete uğrayan darbeci Hafter’in destekçilerinden Mısır’ın darbeci generali SİSİ; Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Fransa ile birlikte Mısır’ın gerek duyulması halinde ülke sınırları dışında askeri bir görevde bulunabileceği mesajını verdi.