Çarşamba, 07 Temmuz 2021 10:25

'Goebbels Kemal'

Yazan
Öğeyi Oyla
(1 Oyla)

2'nci Dünya Savaşı'nın önemli simalarından biriside Hitler'in sağ kolu olan Propaganda Bakanı Joseph Goebbells'dir. Goebbels, Dünya tarihinde kara propagandayı en iyi şekilde kullanıp kitleleri peşinden sürükleyen sayılı insanlardandır. Goebbels’in görevi Nazilerin insanlık dışı uygulamalarını dünyaya haklı göstermekti. En çarpıcı konuşmalarını içeren "Büyük Yalanlar" isimli kitabı meşhurdur. Nazileri iktidara taşıyan yalana dayalı propaganda tekniklerini içerir. Bu kitabın kapağında "Gelecek ya bizim olacak, ya da ortada gelecek diye bir şey olmayacak" yazar.

Goebbels’in kara propaganda tekniklerinden bir kaçı şöyledir: “Propaganda esnasında yalan söyleyin, inananlar olacaktır. Şayet başarısız olduysanız devam edin. Propaganda da kullanılan yalanlar ne kadar büyük olursa insanların onlara inanması kolaylaşır, yalanların etkisi artar. Halkın zihni her zaman sıcak tutulmalıdır, soğumasına ve işlerin olağan akışına dönmesine izin verilmemelidir. Propagandanın zamanı dikkatli seçilmelidir, elverişli anda zihinlere yerleşmeli ve orada kalması için çaba gösterilmelidir.”

Dikkatle bakıldığında CeHaPe ve şürekâsının Sayın Cumhurbaşkanımız ve Cumhur İttifakı hakkında yürüttüğü yalan ve iftira kampanyasında Goebbels’e ait tekniklerin kullanıldığı görülecektir. Gaye kitleleri yalanla kandırıp iktidarı zayıflatmak, ülkeyi küreselcilerin eline teslim etmektir.

CeHaPe’nin en son yalanı ise; birkaç gün önce T24 internet sitesinde YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) sınavına saatler kala ortaya atılan şu haber oldu. Haberde, "Protokol onaylandı Katarlı gençler Türkiye’de sınavsız tıp okuyabilecek" deniliyordu. Goebbels Kemal, bu haberin önüne ardına bakmaksızın sazan gibi atlayıp aşağıdaki twit’leri attı.

İlgililer işin aslının bu olmadığını anlatmaya çalışsalar da "Yalan Zehirler" kaidesince müsait dimağlar çoktan zehri kapmıştı bile. Oysaki, 2 Mart 2021 tarihinde Katar’la Türkiye arasında imzalanan protokol sadece iki ülke arasındaki askeri personel ve öğrencileri kapsıyordu. Diğer fakülteler için durum ise farklıydı. YÖK mevzuatına göre yabancı öğrencilerin Türkiye'de eğitim alabilmelerinde sınav şartı gerektirmekteydi.

Yetkililerin izahatından sonra T24 internet sitesi güya hatadan rücu eder gibi gözüküp “özür” diledi. Fakat Kılıçdaroğlu twitini silmedi...

Evvela şu tespitte bulunalım.

Dost ve kardeş ülkelerin askeri personellerinin Milli Savunma Üniversitesi çatısı altında eğitim almaları Türk Jeopolitiğinin alt unsurlarından olan Jeokültür ve Jeoaskeri anlam ifade eder. Bu şu demektir; Türkiye medeniyet havzasına geri dönmüştür. Merkezi Türkiye olan yeni bir dünya kurulmaktadır. Türkiye’nin öncülüğünde Jeoaskeri bir birlik teşekkül etmektedir. Fakat dangalaklar bunu anlayamaz.

Bu eğitimler Jeoaskeri açıdan çok önemlidir. Dost ve kardeş ülke askerlerinin TSK’nın taktik ve tekniği ile savaş teknolojisi ve stratejilerine vakıf personele sahip olması birlikte yürütülecek müşterek askeri harekâtlara imkân sağlayacaktır.

Sadece bugün değil geçmişte de bu tarz anlaşmalar yapılmıştı. Libya’nın 1970’lere kadar kendi Harp Okulu yoktu. Subayları bizde yetişirdi. Kaddafi ve Hafter’in benim de mensubu olmaktan her zaman onur duyduğum Mekteb-i Şahane-i Harbiye’den mezun olduğu bir gerçekliktir. Yavru vatan subayları bizimle birlikte mezun olmuşlardı.

90’lardan itibarense Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Balkan ülkeleri, Pakistan ve birçok Afrika ülkesinin subayları bizim askeri mekteplerimizden aldıkları eğitimlerle ülkelerine hizmet ettiler. Pakistan’ın eski Başbakanı Pervez Müşerrev Tük Harp Akademilerinden mezundur. Ana dili gibi Türkçe konuşur.

Bugün sadece Katar’la değil, Nijer, Sudan, Azerbaycan, Bosna Hersek, K.Makedonya, Kosova, Arnavutluk’un askeri öğrencilerini de biz eğitmekteyiz. MSÜ’nün çatısı altında bine yakın yabacı askeri öğrenci eğitim almakta.

Şimdi ise kaderini kaderimizle bir tutan Katar, subaylarını bizim askeri mekteplerimizde okutmak istiyor. TSK'nın taktiği ve tekniği ile askeri stratejisini öğrenecekler. Bununla birlikte ülkelerimizin müşterek harekât kabiliyeti artacak. Bunun Türkçesi şudur; Türkiye'nin merkez ülke olduğu yenidünyada Katar Emirliği de yerini almıştır.

Nitekim 15 Temmuz’a kadar Türk subayları NATO gereği Amerikan askeri okullarında eğitim alırken aynı zamanda Amerikan egemenliğinin Türkiye’deki sigortası oluyorlardı. Bunlar darbe yaptığında “bizim çocuklar başardı” deniliyordu.12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan e -muhtıra,15 Temmuz ve diğer girişimler bu şekilde gerçekleşti.

15 Temmuz darbe girişimine katılan kurmay subayların hepsinin ABD'deki “Naval Postgraduate School'a” gittiği tesadüf değildir. Şükürler olsun ki o günler geride kaldı ve artık Türk subayları Amerikan askeri kurumlarından eğitim almıyor.

Kendi jeopolitik kaideleri çerçevesinde diğer ülkelere eğitim veriyor.

Bundan rahatsızlık duyan iki yer var. Birisi ABD’nin gölge CIA’si “RAND Corporation” ve CeHaPe. RAND Corporation’ın Türkiye raporunda; Türkiye'de ABD dostu bir siyasi muhalefet ile NATO'cu komutanlar üzerinden eskiden olduğu gibi askerden askere sürdürülen ilişkilerin yeniden tesis edilmesinin Ankara ile ilişkilerinin geleceği açısından hayati bir önem arz ettiğinin altı çiziliyor.

Ülkemizin geleceğiyle ilgili dört senaryo ileri sürülüyor bu raporda.

  1. Ankara, NATO’YA bağlı ama ABD için zorlayıcı bir müttefik olarak kalmaya devam edecek.
  2. ABD destekli muhalefet ve askerler iktidara gelince Türkiye yeniden Batı güdümüne girecek.
  3. Ankara, Atlantik ile Avrasya arasında bıçak sırtı bir denge siyaseti izleyecek.
  4. Batı'nın daha fazla katlanamadığı Türkiye sonunda NATO'dan çıkacak.

Özetle RAND raporu, Yeni Türkiye'nin 'kabul edilemez' olduğunu özellikle Türk Ordusunun Amerikan çıkarlarının garantörü olmaktan uzaklaşmaması gerektiğini ifade etmekte.

Ben inanıyorum ki asil milletimizin evlatları ABD ve onun yerli işbirlikçisi Goebbels Kemal'in yalanlarına prim vermeyecektir.

Zariyat Süresi 10.Ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyurdu: “Kahrolsun o yalancılar"
Bize de Amin demek düşer.

Buyurun...