Salı, 15 Eylül 2020 12:37

Bir Afrika Ülkesi: Nijer

Yazan
Öğeyi Oyla
(7 oy)

Nijer denize kıyısı olmayan bir Sahra Altı Afrika ülkesidir. Cezayir, Benin, Burkina Faso, Çad, Libya ve Mali Nijer’in komşuları olup yüzölçümü 1,27 milyon km2’dir. En yakın deniz limanına uzaklığı 1000 km civarındadır. Ülkenin %80’i çöllerle kaplıdır; güney kesiminde yer alan küçük bir bölüm bozkır sayılabilir.

Nijer’in oldukça sıcak bir iklime sahiptir. Kuzeyde yer alan Büyük Sahra Çölü’nde aynı şekilde hava çok sıcak ve kuru; güneyde Nijer Nehri’nin aktığı bölgelerde tropik iklim görülmektedir. Nijer’de yıl içerisinde iki mevsim yaşanır: Kuru Mevsim eylül ortası ile temmuz sonu arası olup hemen hemen hiç yağmur düşmez. Yağmur mevsimi genelde temmuz sonu, Eylül ortasıdır. Bölgede görülen muson yağmurları oldukça şiddetli yağar. İklimden kaynaklanan kıtlık, sel, kuraklık, çekirge istilası gibi tabii afetlerin yanı sıra siyasi belirsizlikler ülke gündemini belirleyen ana unsurlardır.

Nüfusu 20 milyonu aşan ülke de yıllık %3,9 nüfus artış oranı ile dünyanın en hızlı nüfus artış oranına sahiptir. Nüfusun %99’u Müslümandır ve büyük çoğunluğu Maliki mezhebindedir. Az miktarda Hıristiyan ve çöllerde yaşayan animistler de mevcuttur.

Hausa, Zarma, Fulani, Tuareg, Kanuri, Arap ve Tubu başlıca etnik gruplar olup kendi dillerini konuşurlar. Bu dillerden Arapça ve Tuareg Dilleri hariç hiçbiri yazılı değildir. Hausa için değişik alfabeler kullanılmaktadır, ancak aşağıda değinileceği gibi Hausaların çok büyük kısmı okur yazar değildir. Bu grupların dilleri ve hayat tarzların farklıdır. Çoğu kez birbirlerinin dilini anlamayan Nijerliler ya bir tercüman ya da bildikleri kadar Fransızca ile anlaşırlar. 

Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH 2019) verilerine göre 12.93 milyar $ , Kişi Başına GSYİH ise 558.40$ seviyesindedir. Bu seviye ile Güney Sudan, Burundi, Eritre ve Malavi’nin ardından dünyanın en yoksul beşinci ülkesi konumundadır. Daha anlamlı bir sonuç veren İnsani Gelişmişlik Endeksine (Human Development Index) ise değerlendirmeye alınan 189 ülke ve bölge arasında 0.377 değeriyle son sırada yer almaktadır. Diğer bir değerlendirme endeksi olan Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi (Multidimensional Poverty Index-MP) Nijer için değeri 0.584 olarak vermekte olup nüfusun %89,5’inin çokboyutlu yoksulluk içinde yaşadığı değerlendirilmektedir. Kısacası, Nijer maddiyat açısından dünyanın en fakir ülkelerinden biridir.

%80’ni çöl olan Nijer topraklarının yalnızca %13,5’i tarıma elverişlidir. Tarım yapılan bölgelerde ise geçimlik tarım yapılabilmekte; mahsullerin kısıtlı bir bölümünün ticareti yapılabilmektedir. Milet, sorgum gibi başlıca tahılların yanı sıra soğan, patates gibi ürünler de yetiştirilmektedir.

Hayvancılık biraz daha gelişmiştir. Mali, Burkina Faso gibi ülkelerle sınır boylarında hayvan ticareti eskiden beri yapılmaktadır. Koyun, keçi, sığır en çok yetiştirilen hayvanlardır. 

Yaklaşık 10 çocuktan 4’ü kronik beslenme yetersizliği ile karşı karşıyadır. Nüfusun ancak yarısı içme suyuna erişebilmektedir. Su kalitesi hem şehirlerde hem de kırsal kesimde çok kötüdür. Su, kuyulardan ve açık kaynaklardan elle veya motorlu donanımlarla çekilerek olduğu gibi, yani herhangi bir temizleme veya süzme ameliyesine tabi tutulmadan kullanılmakta, bu da çocuklarda ve hamile kadınlarda çeşitli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Bu sular tortulu, ağır ve tuhaf kokulu olup arsenik ve diğer ağır metaller içerebilmektedir. Normal olarak içilmeleri ve kullanılmaları uygun değildir, ancak böylesine zor şartlarda bulunan bu suyun damlası dahi ziyan edilmez. 

Köyler ile su kaynakları ve kuyuları arasındaki mesafeler çok uzaktır. Ortalama olarak Nijerli bir kadın günde 8-10 km yol yürüyerek kuyuya varmakta ve 15-20 litre hacimli kullanılmış yağ bidonunu suyla doldurduktan sonra başının üzerinde taşıyarak aynı yolu geri dönmektedir.

Su bu bölgede çok derinlerde bulunduğu için kuyu açmak hem çok zahmetli hem de pahalıdır. Ayrıca açılan kuyular bir süre sonra tükenmekte veya tulumbası arızalandığı için kullanılamaz hale gelmektedir.

Başkent Niamey dahi içinden Nijer nehri geçiyor olmasına rağmen benzeri soruna sahiptir. Kimi mahallelerde evlere su boruları çekilmiş olup su Nijer nehrinden tedarik edilmektedir. Kanalizasyon sistemi olmayan bu şehrin tüm atık suları serbest olarak caddelerden ve sokaklardan akarak nehre dökülmekte; böylece hem pis koku hem de sağlıksız bir çevreye sebebiyet vermektedir.

Ülkede baraj olmadığından elektrik üretimi de yoktur ve elektriğin neredeyse tamamı komşu ülkelerden temin edilir. Bu sebeple sıcak havalarda çok sık ve uzun süreli kesintiler olmaktadır. Hatta hastaneler dahi bundan etkilenmektedir.

Evsel atık diğer bir şehirleşme problemidir. Şehirlerdeki belediyeler çöpleri toplamadığı için çöplerin çoğu olduğu yerlere bırakılmakta, güneşin ve sıcağın etkisi çürüyüp bozulurken kimi zaman kum fırtınalarının esmesiyle oradan oraya savrulmaktadır. Açık alanlarda ve bazı caddelerde tonlarca plastik ve naylon atıkları ile bu çöp dağlarından beslenmeye çalışan keçi ve inekleri görmek mümkündür.

Hızlı nüfus artışı ülkenin genç nüfusa kavuşmasını sağlamıştır. Toplam nüfusun yarısı 15 yaşından küçüktür ve %25’i ise 16-25 yaş arasındadır. 5 yaşından küçük çocuklar ise nüfusun %19’unu teşkil eder. Böylesine genç bir nüfus yapısı, zenginleşmiş ülkelerce çok güçlü bir işgücü ve sosyal güvenlik açısından istikrarlı genişleme anlamına gelse de beslenme, sağlık, eğitim, iş imkanları ile alakalı sorunların nüfus arttıkça artmaya devam edeceği de değerlendirilmektedir.

Nüfus artışı ile ilgili çarpıcı bir diğer gerçek ise, kadınlarda doğurganlık oranının ortalama 7.6 olması. Dünyanın geri kalanının aksine kadınlar bu ülkede daha çocuk sahibi olmak için adeta yarışıyorlar. Batılı gazetelerin yaptığı araştırmalara göre kadınlar 9-11 arası çocuk sahibi olma isteğindedir. Erkekler de çok çocuk babası olmaktan memnundurlar. Genç yaşta evlenmek ve çabuk doğum yapmak bu işi kolaylaştırır.

Dört kadına kadar evliliğin makbul görüldüğü Nijer’de boşanma bir hayli kolay olduğu için evlilikten ilk birkaç yıl içinde doğum yapamama ve hatta yeterince hızlı doğurmama boşanma sebebi yahut üzerine eş getirme sebebi olabilmektedir. Bu sebeple kadınlar en kısa sürede 5 çocuk doğurmaya gayret ederler. Böylelikle kocanın mahalle baskısı sebebiyle boşanmaya ve üzerine kuma getirmeye niyetlenmesi zorlaşmaktadır. Zira mahalle yani sosyal çevre, 5 çocuk veren doğurgan bir kadını erkeğin kolayca sokağa bırakmasına izin vermez.

Evin erkeği isterse birden fazla evlilik yapabilir ve çoğunlukla bunun için karısından izin almaya gerek duymaz. Erkek nikahladığı kadını ansızın eve getirir ya da başka bir ev açıp oraya yerleştirir. Böyle bir emrivaki ile karşı karşıya kalan kadının itiraz edecek durumu pek olmaz çünkü aksi takdirde (özellikle henüz yeteri kadar çocuk doğurmamışsa) erkeğin kendisini kolayca boşayabileceğini bilir. 

Sosyal açıdan bakıldığında ise, kentleşmeye yeni başlayan Nijerli kadınlar günlük zamanlarının büyük kısmını çocuklara bakmak ile geçirirler. Temizlik, bulaşık gibi ev işi pek yoktur. Zaten evler sadece bir -iki oda ile bir avludan ibarettir. Bu küçük alanda tüm aile yaşar ve varsa hayvanlar da bu alanı paylaşır.

Su genellikle yakındaki kuyudan alınır ve zamanın bir kısmı kuyu yolunda ve kuyu başı kuyruklarında geçer. Mutfak ve yemek kültürü gelişmemiş olduğu için saat 11.00 civarında süt tozu veya süt/su karışımı milet bulamacı yapılarak içilir. Akşama kadar da meyve haricinde pek birşey yenmez. Akşam ise evin erkeğinin getirdiği yiyecek hazırlanıp tüketilir. Oldukça ilginçtir ki erkek yemeğini tek başına yer. Karnı doyduktan sonra kalkar ve evin hanımı çocuklarla birlikte sofraya oturarak kalanları yerler. Erkek yalnızca bayram veya önemli günlerde ailesini veya seçtiği çocukları sofraya davet eder. 

Kadınlar arası sosyal yardımlaşma, iletişim imkanlarının azlığına rağmen çok iyidir. Mahalledeki doğum, ölüm, hastalık gibi durumlarda kadınlar bir anda toplanarak elbirliğiyle yardımlaşırlar. Kendileri de çok fakir olmalarına rağmen dul kadınlar, yetimler ve evsizlere sahip çıkarlar.

Yemek ise köylerde milet (bir tür Afrika tahılı) ile bulunabildiği takdirde bir miktar soslu etten oluşur. Şehirlerde ise pirinç miletin yerini almıştır. Yemek sofrada tek kaptan ve elle yenir. Ele alınan pirinç soslu ete batırılır ve köfte gibi sıkılarak ağza sokulur. Bu yemeklerin ekseriyeti çok acıdır. İklim gereği olsa gerek her tür sosa çok acı biberler kıyılarak katılır. Et sosu bazen koyun (en revaçta olanı), bazen keçi, inek, tavuk veya balıktan yapılır. Daha varlıklı ailelerde ise ana yemek çoğunlukla ettir. Bu et yine acı soslar ve pirinçle birlikte tüketilir.

Yine çocuklara dönecek olursak, ülke nüfusunun çok büyük bir kısmını oluşturan Nijerli çocuklar aslında çok serbest büyümek zorundadırlar. 3 yaşından büyük çocuklar uyumak ve yemek yemek haricinde tüm zamanlarını sokakta geçirirler. 7-8 yaşındaki kız çocukları varsa kendi kardeşlerine bakmakla yükümlüdür. Anneler zaten çok az olan ev işini yaparlar ve yemek hazırlarlar. Onun dışında vakitleri su getirmek ve çamaşır yıkamakla geçer. Kalan zamanlarında ise komşuları ile vakit geçirirler. Yemek saati kavramı pek yoktur; yemek hazır olur olmaz yenir ve ilk gelenler en büyük payı alırlar. Garip gelebilir ama, anneler de en küçük çocukları da bir şeyler yesin ve karnı doysun diye uğraşmazlar.

Nijer dünyada çocuk işçi sayısının nüfusa oranla en çok olduğu bir ülkedir. 5-14 yaş arası çocukların %30’unun çok zor şartlarda ve aşırı düşük ücretlerle çalıştırıldığı bir gerçektir. Ülkede zaten istihdam kapasitesi az, iş imkanları çok sınırlıdır. Bu sebeple sadece karın tokluğuna çocuk işçi çalıştırmak işverenler için daha kolaydır. 

İlköğretim ülke çapında zorunludur ve devlet okuma yazma oranlarını yükseltmek için gayret sarf etmektedir. Nitekim okur yazar sayıları resmi endekslerde giderek yükselmektedir. Ancak başkentte bulunan birkaç özel okul haricinde öğretim kalitesi çok düşüktür. İlkokullarda birden fazla sınıf aynı dershanede aynı öğretmenden ders görmek zorundadır. Ortalama sınıf mevcudu 80-100 civarıdır. Öğretmen sayıları yetersizdir ve mevcut öğretmenlerin bilgi seviyeleri de düşüktür. İlkokul mezunu olanların büyük kısmı okuyamaz ve yazamazlar. Hele aritmetik işlemleri bilen sayısı bir hayli düşüktür. Aslında bunun temel sebebi, formel eğitim dilinin Fransızca olmasıdır. Fransızca resmi dildir ama halkın büyük bölümü bu dili yeterince bilmez ve öğrenmek de istemez. Resmi görevliler hariç, şehirlerde insanlar zaruretten dolayı işlerini halledecek kadar konuşabilirler ama yazı yazanların sayısı oldukça azdır. Köylerde ve uzak kasabalarda Fransızca bilen ve yazan sayısı yok denecek kadar azdır. 

Lise mezunu olanlar formasyon aldıkları takdirde ilköğretim öğretmeni olarak çalışabilir; ancak liseyi bitirmiş birçok işsiz genç olmasına rağmen uzak yerlere atanma endişesi ile öğretmen olmaz istemezler. Nijerde öğretmenlik sosyal statüsü düşük bir meslek olarak görülür. Devletin öğretmen maaşlarını devamlı olarak geç ödemesi veya kesintiler yapması bu asil mesleğin rağbet görmemesinin teknik sebeplerinden sayılabilir. Nijer’in kendi istatistiklerine göre Fransızca okur yazar oranı %29’dur. Gerçekte ise bundan daha azdır. Kadınlarda okuma yazma oranı %17 olarak verilmişse de bu da gerçekçi bir rakam değildir. 

Formel eğitimin yanı sıra geleneksel mahalle mektebi hemen hemen her mahallede bulunur. Bunlar bir veya daha fazla sayıda hocanın serbest biçimde ders verdiği okullardır (écoles coranique ya da yerel Hausa dilinde Makaranta).

Hocanın veya bir komşunun evi, mahalle camisi, bir ağacın altı, sokak veya uygun olan her yer okuldur. Makaranta zorunlu değildir ama öğrenci sayısı çok fazla olabilir. Dört yaşından itibaren her çocuk kabul edilir. Ev hanımları için dahi benzeri okullar vardır. Zaten kadınlar ev işlerini bitirdikten sonra hemen her gün komşuları ile birlikte kendi seçtikleri mahalle mektebine giderek ders görürler. 

Mahalle mektebinin eğitim dili yerel dildir, burada ki hocalardan ve öğrencilerden Fransızca bilen neredeyse hiç yoktur. Yerel dillerin büyük bir bölümü yazılı değildir. Son 30-40 yıldır Hausa dilini yazılı hale getirmeye çalışmaları varsa da bir bütünlük sağlanamamıştır. Bazı bölgelerde Arap alfabesi, bazı yerlerde Latin alfabesi, bazen de yerel bir alfabe kullanılması Hausa dilinin bütünlüğünü bozmaktadır.

Mahalle mekteplerinde müfredat serbest olup Hoca (Hocalar imam veya marabu diye bilinir) tarafından belirlenir ve esas gayesi Kur’an öğretmek ve dini bilgiler vermektir. Formel öğretime kayıtlı olduğu halde gitmeyen veya ara veren öğrencileri bu mahalle mekteplerinde görmek mümkündür. Nijerlilerin %99’u Müslümandır ve İslami bir hayat sürmeye çalışırlar. Çocuklarının Fransızca öğrenmesini istememelerinin başlıca sebebi bu dili öğrendikleri takdirde İslamiyet’ten uzaklaşma ihtimali olduğunu düşünmeleridir. Bu sebeple aileler çocuklarının İslami eğitim almasını ve mümkün olduğu takdirde Arapça öğrenmesini isterler. 

Bu okullar birer medrese değildir; zira ders veren hocalar da benzeri mekteplerden yetişmiştir. Bazı hocalar belki bir sınav dahi geçmeden kendilerini hoca ilan ederek ders vermeye başlamışlardır. Herhangi bir izin ve denetim mekanizması olmaması sebebiyle bu tür mahalle mekteplerini açmak ve işletmek kolaydır. Yine de öğrencilerin rağbeti isim yapmış, tanınmış hocaların mektepleri olmaktadır. Özellikle Arapça bilen hocalar tercih edilmektedir.

Mahalle mekteplerinde Kur’an ezberleme suretiyle öğretilir. Yani Elifba cüzü veya benzeri metotlarla okuma öğretilmeye çalışılmaz. Öğrenciler hocalarını dinleyerek sürekli ve koro halinde tekrar yaparlar. Dersten sonra da evlerinde tekrarlarını pekiştirirler. Bazen hocanın büyük ve kıdemli öğrencilerinden birisi kendisine yardımcı olur ve okul disiplinini eski yöntemlerle sağlamaya çalışır. Zira sokakta, güneşin altında çok sıcak bir ortamda 4-15 yaşındaki onlarca çocuğun kendi başlarına uslu durmaları pek mümkün değildir. Kâğıt kalem ve kara tahta olmadığı için bazı mahalle mekteplerinde ağaç kütüklerine, tahta levhalara ve benzeri yüzeylere kömür isi veya bulunduğu takdirde tebeşir veya boya ile ayetler yazılır. Ezber yapmak isteyen talebeler bu levhaları okurlar. 

Bu mektepler, erkekler, kızlar ve kadınlar için ayrı ayrı ders verirler. Kızların hocaları bazen erkekse de kadınların hocaları genellikle kadındır. Bazı özel zamanlarda tanınmış fıkıh hocaları kadınlara özel ders yaparak soruları cevaplandırır. 

Hocalar, her öğrenciden haftalık veya aylık olarak cüzi bir ücret alırlar. Bu rakam çoğu kez çocuk başına aylık yaklaşık yarım Euro ile iki Euro arasında bir rakama tekabül eder. Yine de çocuklar içinde bu rakamı veremeyen çoktur. Çünkü 4 yaşından 7 çocuğu olan bir ailenin her ay bu kadar parayı vermesi kolay değildir. Hocalar öğrenci sayısını ellerinden geldiğince arttırarak daha çok gelir elde etmeye çalışırlar; onların geçimleri bu yolla olduğundan normaldir.

Çeşitli belgesellerde Afrika’nın caddelerinde ellerinde taslarla dilenen çocukları birçok kez görüntülenmiştir. Dünyanın her köşesinde dilenme yaygın ama bu taslı çocukların dilenme sebepleri okudukları mektebin hayatta kalmasına yardımcı olmaktır. Taslı çocukların özelliği kırsal kesimden veya kentin dış mahallelerinden okumaya gelen ve mektepte yaşayan, yani yatılı kalıp hem çalışan hem de okuyan fakir talebeler olmasıdır. Toplanan paralar veya ikramlar mahalle mektebinin hocasına verilir; Hoca da bu ikram ve paraları gerek kendi, gerekse mektebin ihtiyaçları için harcar. 

Yukarıda öğretmenliğin pek revaçta olmadığı söylenmişti. Ancak halk Hocalar, imamlar ve din alimlerine saygı duyar ve bu kişilerin sözlerine inanırlar. İtaat kültürü özellikle nüfusun %80’inin yaşadığı kırsal kesimde yaygındır. Hocalar ve imamlar resmi görevli değildir; devletten maaş almazlar ama gördükleri saygı resmi görevlilerden daha fazladır. Bunun sebepleri ise uzun olup başka bir yazıda ele alınması icap eder. 

Nijer’de eğitim de başlı başına ele alınması gereken bir konu olduğu için şimdilik bu kadarla iktifa ediyor ve ayrıntıları bir başka yazıda vermeyi ümit ediyoruz. Ancak mahalle mektebi kavramının Afrika’nın bilinmeyen sokaklarında geçmişte kalmış veya unutulmaya yüz tutmuş bir kurum olmadığını, zamanla değişikliklere uğrasa da yaşamaya devam ettiğini hatırlatmak isteriz. 

E.Ergür

Eylül 2020

Okunma 1511 defa Son Düzenlenme Salı, 15 Eylül 2020 12:59
Yorum eklemek için giriş yapın