Salı, 17 Kasım 2020 09:03

Azerbaycan-Ermenistan Savaşı Zafer Mi? Hezimet Mi?

Yazan
Öğeyi Oyla
(4 oy)

Türkiye hatta dünya üzerinde stratejistler, yazarlar, kalemşorlar, muhalifler ikiye bölündü. Dünya şu anda Azerbaycan’ı ve Türkiye’yi konuşuyor. Minsk Üçlüsünün karizmasını çizen Türkiye’nin, Rusya ile Güney Kafkasya’yı ve Orta Asya’yı yeniden dizayn etme girişimini konuşuyor.

Bir kesim var ki Azerbaycan’ın 27 yıl sonra Rusya’yı bölgeye getirdiğini iddia ediyor. Dağlık Karabağ’ın bu hızla alınması mümkün iken ateşkes imzalanması ve Rusya’nın bölgeye gözlemci olarak davet edilmesini talihsizlik olarak görüyor ve bir daha çıkmamak üzere Rusya’nın bölgeye yerleştirildiğini ifade ediyor. Hem de bizzat savaşın galibi Azerbaycan tarafından.

Türkiye diplomatik, siyasi ve askeri anlamda kararlı bir şekilde Azerbaycan’ın yanında olduğunu vurguladı. Ermenilerin Hamisi Rusya dahil herkes bölgeye aktif müdahaleden çekindi. Belki de göze alamadı. Azerbaycan’ın öldürücü darbesini Ermenistan’a indirirken Minsk grubu ülkeler ile batılı ülkelerin Ermeniler safında savaşa müdahil olmamasına bir anlam veremedi.

Azerbaycan Türkiye’nin verdiği askeri ve siyasi destekle son sürat taarruzlarına devam ederken Ermenistan mevzilerini vuruyor, etkisiz bırakıyor ve ele geçiriyordu. Ermeniler, Azerbaycan askeri birliklerine hatırı sayılır bir tek saldırı dahi gerçekleştiremediler. Ancak kahpece sivillere saldırmak durumunda kaldılar.

27 Eylül’den beri dövülen Ermenistan savaşacak takati, ekonomik ve askeri gücü kalmayınca İlham Aliyev’in tabiriyle sıçan gibi dehlizlere kaçarak ağlaya ağlaya bu ateşkes anlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır. Rusya Lideri Putin’e yalvararak yardım istemiştir. Putin Azerbaycan’ın Şuşa’yı ele geçirmesini müteakiben zaman kaybetmeden savaşın durması için iki ülkeye çağrıda bulunmuş ve kabul ettirmiştir.

Elbette her savaşın olduğu gibi bu savaşın da kazananı ve kaybedeni olması doğal bir sonuçtur. Rusya gerçekte tam zamanında müdahalede bulunarak Dağlık Karabağ’ın ezici üstünlükle tamamen Azerbaycan’ın eline geçmesine mâni olacak adımı atmış ve nihayetinde Hankendi, Hocalı ve Ağdere’yi kurtararak Ermenilerin tamamen imhasını ve bölgeden göç etmesini engellemiştir.

Burada göz önünde bulundurulması gereken husus Rusya’nın kazancı değil Azerbaycan’ın böyle bir taarruz planını hayata geçirmesinde ki başarısının arkasında yatan gerçeklerin analiz edilmesidir. Nasıl oldu da Azerbaycan bugüne kadar Ermenistan saldırılarına bu denli karşılık vermemişken 27 Eylül’de bir aslan misali avının üzerine çullanmış ve boğazını sıkarak ölüm teslimiyetine getirmeyi başarmıştır.

Bunu anlamak için geçtiğimiz temmuz ayındaki Tovuz saldırısına bakmamız yeterlidir. Tovuz saldırısında Ermeniler her zamankinden farklı bir taciz atışı yapmamış planlayarak tasarlayarak ve kasıtlı vurarak geleceğin genelkurmay başkanı olacağı nazarıyla bakılan Azerbaycan komutanı Polat Haşimov’un içinde bulunduğu askerleri şehit etmişti.

Elbette Azerbaycan bu saldırıyı beklemiyordu ve hazırlıksız yakalanmıştı. Ermenistan’a karşılık verecek bir karşı harekât planına sahip değildi. Belki yıllardır bir gün Ermenistan’la yeniden savaşa tutuşacağını biliyordu ama o günün Tovuz saldırısı sonrası olacağını hesap edememişti.

Tam bu sırada Türkiye devreye girdi ve artık yeter denmesinin vaktinin geldiğini Azerbaycan’ın kulağına fısıldadı. Hatırlarsınız Tovuz saldırısının hemen arkasından Türkiye Azerbaycan arasında tatbikatlar silsilesi başladı ve 27 Eylül taarruzunun planları tek tek yapıldı.

Türk İHA ve SİHA’ları Azerbaycan ordusu envanterine girmişti ama yeterli değildi. O eksiklerde bu kısa sürede tamamlandı. İHA/SİHA pilotlarına hızlandırılmış eğitimler verildi. Hedefler, taarruz istikametleri ve çembere alma noktaları belirlendi.

Ve geçmişten beri süre gelen klasik Ermenistan saldırılarından biri daha gerçekleşince savaş başlamış oldu. Azerbaycan ordusu başlangıçta Hilal Taktiği ile tüm sınır hattı boyunca Dağlık Karabağ bölgesini çembere aldı. Tek bir boşluk bırakmadı. Kuzeyde Kelbecer ve Ağdere bölgesinden girmediler, çünkü biliyorlardı ki buraları Ermeni halkının yoğun yaşadığı bölgelerdi ve Ruslar için kırmızı çizgi mertebesindeydi. Bilakis, Fuzuli, Cebrayıl, Zengilan, Kubatlı ve nihayetinde Şuşa bölgesinden içeri girdiler. Hatta Hocalının stratejik birçok köyü ele geçirilmesine karşın Rusları tahrik etmeme adına basın yoluyla bunları ilan etmediler. Anlayacağınız Azerbaycan’ın bu başarısı tesadüfi değildi, olamazdı.

Azerbaycan’da Rus Ordusunun müdahalesinden endişe edilmiyor değildi. Türkiye’nin Kars ili karşısında Kumru bölgesinde Rus Ordusunun Üssü var. Karabağ bölgesi hariç Ermenistan sınırında Rus askerlerinin olduğu bilinen bir gerçek. Dağlık Karabağ bölgesinde kurulacak Rus Barış Gücü Gözlem noktalarının komutanı da bu Kumru Bölgesinde ki General Rustam Usmanovich’tir.  Rus Komutan Rustam Usmanovich askerleriyle birlikte Dağlık Karabağ’a Rusya’dan gelmedi, hemen oracıkta ki üsten geldi. 

Rusya’nın müdahale etmemesine Paşinyan’la anlaşamaması gösterilse de hiçbir şekilde Rus menfaatlerinin önüne duygusal hırs geçemez. Putin gibi bir lider sevmediği sıradan bir başbakan için Rus menfaatlerini Dağlık Karabağ’da göz ardı edemez, etmez. Rusya’nın müdahale etmemesinin tek ve gerçek nedeni Türkiye’nin askeri anlamda Azerbaycan’ın yanında olduğunu açıklamasıdır. Rusya birçok cephede müttefiklik yaptığı Türkiye ile Karabağ’da karşı karşıya gelmeyi göze alamadı.

Elbette duygusal yaklaşım Dağlık Karabağ’ın ezici güçle tamamen askeri harekatla alınmasını ister. Ancak Azerbaycan hiçbir zaman Ermenileri Dağlık Karabağ’dan kovmayı düşünmedi. Ermeni halkı biliyor ki kendileri için Azerbaycan’da yaşamak Ermenistan’da yaşamaktan daha şereflidir. Şuşa, Hadrut, Hocalının birçok stratejik köyü Azerbaycan kontrolünde. Hadrut tarihten beri Ermenilerindir. Azerbaycan bu ismi dahi değiştirmeyi düşünmedi.

Kısacası Azerbaycan çoğunlukla Ermenilerin yaşadığı yerleşim yerlerine saldırarak harekâtı başlatmadı. Ermenistan bu anlaşmayı imzalayacağım derken bu zaferi küçümseyen, gölgelemek isteyen kalemşorlara ne oluyor? Bedel ödemeyenler, sahada olmayanların bu konuda yorum hakkı yoktur. Bunu Azerbaycan halkına sormak lazım. Azerbaycan halkı çok bedel ödedi. Her evden neredeyse birer şehit verildi. Hala kayıp askerler var. Halk bu savaşın sürmesini isteseydi sokağa dökülür müydü? Zafer naraları atar mıydı? 

Azerbaycan halkı neden bayram ediyor. Ermenistan Halkı neden matem tutuyor. Bu bir mutlak zaferdir. Savaşmadan alınan bölgeler bizim için bir başarıdır.

Rusya’nın bölgeye gelmesinin uzun vadede bir mahsuru yoktur. Azerbaycan vatandaşları sistematik bir planlamayla bölgeye yerleştirilirse, ekonomik anlamda bölge gelişirse Ermeniler ticari anlamda izolasyona tabi tutulursa zaten kendiliğinden bölgeden gitmek zorunda kalacaklardır. Ki kaldı ki taraflardan biri 5 yıl sonra Rus Barış Gücünü bölgede istemiyoruz derse Rusya’nın gitmekten başka çaresi yoktur.

Bu savaşın kaybedeni Ermenistan’dır. ABD ve Fransa’nın karizması çizilmiştir. Batı emperyalizmi Kafkasya’da çökmüştür. Evet Rusya’da kazançlı görünmektedir. Ancak Devlet stratejisi öyle sıradan değildir. Uzun vadeli ve uzun solukludur. Suriye’de Libya’da müttefiklik yapmak durumunda olduğun Rusya’yı Azerbaycan cephesinde yenilgiye uğratmak stratejik değildir. Akılcı hiç değildir.

Azerbaycan ve dolaylı olarak Türkiye’nin bu zaferini küçümseyenler, gölgelemek isteyenler ya idrak edememekte ya da kasıtlı olarak muhalif kesimlerle iş birliği etmektedirler. Türkiye Nahcivan üzerinden Azerbaycan’a açılacak koridor üzerinden Orta Asya’ya doğrudan bir yol bulmuştur. Bu bölgenin güvenlik kontrolü Ruslar tarafından sağlanacaktır. Yoksa bu bölgeden geçecek unsurların niteliğine müdahale etme imkânı olmayacaktır. Ermenistan Dağlık Karabağ Azerbaycan topraklarınca çember içerisindedir.

Anlaşma sonrası bölgenin statüsünden bahsedilmek istenince İlham Aliyev kararlı bir tavır sergiliyordu. Statüko cehenneme gitti. Statüko yoktur. Diyerek gelecek için net mesajlar vermiştir. Türkiye güney sınırında Suriye’de kurulmak istenen terör koridoru misali Ermeni koridorunu yerle bir etmiştir.

Bölge ülkeleri nezdinde güvenli bir otorite sağlamıştır. Rusya’nın Ermenistan Dağlık Karabağ’ında bulunması Türkiye’nin Doğu Akdeniz başta olmak üzere tüm cephelerde izleyeceği stratejik hamlelerin perdelenmesi olmuştur. Rusya’nın ağzına bir kaşık bal çalarak bölge üzerinde emperyalist emelleri olan tüm ülkelerin planlarını suya düşürecek bir planı devreye almıştır.

Azerbaycan Savaşı öncesi ve sonrası ortaya konulan strateji uzun soluklu bir devlet anlayışının ürünüdür. Türkiye dünkü Patagonya değildir. Kadim bir geleneği olan, dünyaya yön vermiş, çağ açıp çağ kapatmış bir devlet geleneğinin son halkasıdır.

Acele etmeyin daha işin başındayız. Yarınların ne getireceğini bilmeden gelecek zaferin kapısını açan bir zaferi küçümsemek size ve ülkemize fayda vermez.

Aklınızı başınıza devşiriniz. Gelecek ancak bizimdir. Türkiye’nindir.

Yorum eklemek için giriş yapın