Melih TANRIVERDİ

Melih TANRIVERDİ

Seminerimiz 19 Nisan Cuma günü 16.00'da Youtube üzerinden canlı yayınlanacaktır.

Tarih boyunca paralel devlet yapıları olmuştur!

Fetullahçı Terör Örgütü 80’lerde başladığı devlet içindeki örgütlenmesini 90’larda devletin tüm kurum ve kademelerinde paralel bir yapılanmaya taşımıştır. Profesyonelce tasarlanmış bu terör örgütü, üyelerini ulvi bir görev yaptıkları konusunda motive ederek, başta ordu, iç güvenlik, yargı, dış işleri, yüksek öğrenim olmak üzere tüm kamu kurumlarına yerleştirerek asli görevlerinin Hizmet(!) adını verdikleri örgütü küresel egemenliğe taşımak olduğuna ikna ediyordu.

Salı, 19 Mayıs 2020 00:00

Cihat Yaycı Markadır

Akdeniz’in “bir zamanlar Türk Gölü olduğunu” söyler dururuz. Uzun yıllar bu söylem içi boş bir kavram olarak kulaklarımızda çınladı.

Pazar, 09 Şubat 2020 00:00

Kara Vicdanlar, Hafter ve Black Shield

Her derde deva Paralı Askerler

90’ların başında batı dünyası Irak’a paralı askerlerini Özel Askeri Şirket kılıfı ile getirmişti. Afrika başta olmak üzere Ortadoğu’da sömürü düzeninin bekası için batılı devletler ortaçağdan beri Lejyonerleri kullanmaktadır.

İç karışıklıklarla 3’e bölünen Irak’ın istikrarını kazanmasını engellemekle görevli paralı asker grupları insan kaynağı sıkıntısı yaşamaya başlayınca El-Kaide icad edilerek Müslüman ülke halklarından ideolojik tabanlı yeni ve çok ucuz paralı asker kaynağı elde ettiler. Suriye’nin de karışması sonrası El-Kaide ideolojisi yetersiz kalınca yeni kaynak oluşturmak amacıyla DAEŞ icad edilerek sahaya sürüldü. Günümüzde Türkiye’nin etkin mücadelesi ile El Kaide ve DAEŞ bölgede bitirilmiştir. Afrika’da ise Boko Haram vb örgütler faaliyet göstermeye devam etmektedir. Terörü finanse eden batı ve onun güdümündeki bazı Körfez ülkeleri Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşısında dayanmaya güç yetiremeyen ve tabutta ülkelerine geri dönen hatta bazen geri bile dönmeyen paralı asker ihtiyacını karşılamada sıkıntı yaşayınca yeni bir organizasyonla Rusya’dan paralı asker devşirerek Suriye’de kullanmak zorunda kaldı.

Bugün Türkiye Suriye’den sonra Libya’da terörü sona erdirmek üzere Libya Hükümetinin talebi ile askerlerini Libya’ya göndermesiyle batı yeni bir kaosun içine düştü.

28 Şubat Postmodern Darbesi

CIA-NATO çetesi 90’lı yılların başında Ilımlı İslam Projesi kapsamında Türkiye’de Laik – Seküler kesimi kamusal alanda “İslam’ı çağrıştıracak tüm sembollerin yasaklanması ve kamu görevlerinde Müslümanların görev almasına son verilmesi”nin zamanının geldiğine ikna etti.[i]

Böylelikle bir taşla iki kuş vurulacaktı;

  1. Vatansever Müslüman halk devlet yönetiminden hem siyaset hem de bürokrasi alanında tecrit edilecekti. Refah partisinin kapatılması… İrtica suçlaması ile fakat yargılamadan memuriyetten çıkarmalar ile 2000’lerin başına kadar çok ciddi kıyımlara imza atıldı.
  2. CIA’in 70’lerden beri hazırladığı FETÖ’ye; silahlı kuvvetler, polis teşkilatı, MİT, yargı, milli eğitim başta olmak üzere tüm alanlarda (başta kamusal alandan atılan Müslüman kesimin yerine olmak üzere) kadrolara yerleşme imkânı doğacaktı. Laik – Seküler kesimle işbirliği yapan FETÖ irtica yaftası yapıştırarak atılanlardan boşalan kadrolara maharetle kendi elemanlarını yerleştirdi.

Kısaca 28 Şubat olarak anılan postmodern darbe mütedeyyin kesimde ciddi travmalara sebep olurken, Laik – Seküler kesimin zafer sarhoşluğundan acı ile uyanması da çok uzun sürmedi. Balyoz ve Ergenekon gibi davalarla FETÖ tarafından TSK’dan tahliye edilmeye başlandılar. Yani elleri ile büyüttükleri yılan onları da sokmaya başlamıştı.

Dine ve dindarlara her daim düşman olan Laik – Seküler camia Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşlarının büyük çoğunluğunu oluşturan mütedeyyin kesimin kendilerine düşmanlık beslemediğini hiç bir zaman idrak edemedi.


[i] http://fetogercekleri.com/ust-akil/

Dünya basını 2019 Aralık ayında Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz sınır anlaşmasına Doğu Akdeniz bölgesi yetki alanlarının belirlenmesi konusunda Türkiye tarafından oyundaki diğer tüm aktörlere karşı çekilen Şah Mat hamlesi olarak yer verdi. Gurur duyduk.

 

Cumartesi, 18 Ocak 2020 00:00

ASSAM Suç İşledi Mi?

Sivil toplum kuruluşları, devlet örgütlenmesinin dışında, toplumun ve devletlerin bazı çıkarlarını gerçekleştirmek için oluşturulan, gönüllülük esasına dayanan ve kâr amacı gütmeyen hukuki ve anayasal örgütlerdir. Bu kuruluşlar son yıllarda ulusal ve uluslararası alanda önem kazanmaya başlamış devletlerin ve toplumların kararlarını yönlendirmede, etkin rollere sahip olmaya başlamışlardır. Sivil Toplum kuruluşları, ulusal ve uluslararası kanunlara bağlı kalarak, bu kanunların kendisine tanıdığı, örgütlenme, fikir beyan etme, toplanma ve gösteri yapma gibi en temel hakları kullanarak, kuruluş amaçları kapsamında; bilgilendirme, araştırma yapma, rapor sunma, konferans düzenleme, kulis yapma-ikna etme, dikkat çekme yönlendirme ve süreli yayınlar aracılığıyla bilgi akışı sağlama gibi faaliyetlerde bulunarak meşru hedeflerine ulaşmaya çalışmaktadırlar.

ASSAM’ da bu evrensel örgütlenme hakkını kullanarak anayasa ve yasalar kapsamında kurulmuş olup, amaçlarından birisi de şöyle ifade etmiştir;

Müslüman Devletlerin; her biri için stratejik istihbarat etütlerinin oluşmasını, münferit ve müşterek iç ve dış tehdit değerlendirmelerinin yapılmasını, iç ve dış güvenlik plan esaslarının tespit edilmesini ve ortak irade altında toplanması için ihtiyaç duyulan müesseseler ve bu müesseselerin teşkilatlanma esas ve prensiplerinin oluşup gelişmesini sağlayacak fikri çalışmaları yapmaktır.’’

Bu çalışmaların sonunda ulaşılmak istenen nihai amaç hiçbir İslam ülkesi vatandaşının reddedemeyeceği,

“Müslüman Milletlerin refahı, kurdukları devletlerin bekası, Dünyada barışın tesisi ve adaletin hâkimiyeti, İslam Ülkelerinin günümüzdeki dağınıklığından kurtularak, Uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde söz sahibi (süper güç) olarak Dünya siyaset sahnesinde aktif rol almasını sağlamaktır.”

Cuma, 17 Ocak 2020 00:00

ASRİKA’yı Anlamazdan Gelmek!

“ASRİKA İslam Birliği Konfederasyonu” önerisi ASSAM tarafından hazırlanan İslam Ülkelerinin Birlik oluşturmasını amaçlayan strateji oluşturma çalışmasının fikri meyvesidir. Gerçek meyvesini görmeyi de tüm varlığımızla ümit ediyoruz. Bize bu gerçek meyveyi göstermemenin yolunun fikri meyveyi yiyerek yok etmekten geçtiğini zannedenler var!

Pazartesi, 13 Ocak 2020 00:00

Dar Kafalara Geniş Fikirler Sığar Mı?

ASSAM adından da anlaşıldığı gibi… Ah pardon böyle kısaltma ile yazınca okuma ve araştırma özürlü kimseler anlayamıyor değil mi! Açık açık yazalım. ASSAM – Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi adından da anlaşıldığı gibi bir STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ… Yani başka bir deyişle Sosyal Bilimler Alanında araştırmalar yapan bir merkezden bahsediyoruz. Burada ASSAM’ın bilimsel konumunu tanımlıyoruz. Tabi ki ASSAM’ın bir de kurumsal boyutu var ki bu tarafta da ASSAM kurumsal yapılanmasını bir dernek olarak yürütmektedir.

Pazar, 05 Ocak 2020 00:00

Mehdi'yi (a.s.) Beklerken

ASSAM 19-20 Aralık 2019 tarihlerinde 3’üncü Uluslararası İslam Birliği Kongresi’ni “ASRİKA[i]Ortak Savunma Sanayi Üretimi” başlığı ile gerçekleştirdi. Kongreye 45 ülkeden 200 akademisyen ve STK katıldı. Kongre kayıt masası verilerine göre kongreye giriş için 750’den fazla kişi giriş kartı bastırdı. Rakamları şunun için veriyorum; bir stratejik araştırmalar merkezi tarafından düzenlenen bir toplantı için gerçekten rekor seviyede bir katılımdan ve ilgiden bahsediyoruz. Etkinlik organizasyonu olarak çok başarılı bir çalışma çıkardı ASSAM. Hem de ufak bir efor sarf ederek yaptı bu başarılı çalışmayı.

Pazartesi, 29 Ekim 2018 00:00

Kongre reklamımız OdaTV'de

2nci Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongresi ile ilgili duyurularımızı basına ulaştırmaya çalıştığımız saatlerde OdaTv kongremizin reklamlarını yayınlamaya başladı bile...

OdaTV haberinde;

Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASSAM) Uluslararası İslam Birliği Kongreleri düzenliyor.

İlki geçen yıl "İslam Birliği için Yönetim Şekil ve Organları Mevzuatının Tespiti" başlığı altında gerçekleşen kongrede, İslam dünyası için kararlar alınmıştı. Buna göre;

“Kongre sonucunda ‘İslâm Ülkeleri Parlamentosu’nun kurulması ve her İslâm Ülkesinin Bakanlar kurulunda ‘İslâm Birliği Bakanlığı’ ihdas edilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve ASSAM Yönetim Kurulunca onaylanan ‘İslâm Ülkeleri Konfederasyonu Deklarasyonu’ ayrıca 29 ülkeden 70’i Türkiye’den 109 STK yetkilisi tarafından da onaylanmış ve basın vasıtasıyla dünya kamuoyuna duyurulmuştur.

Ayrıca bildirilerde vurgulanan hükümler dikkate alınarak İslâm Ülkeleri konfederasyonu için model bir Anayasa taslağı hazırlanmıştır.”

Kongre bu sene de 1-3 Kasım’da İstanbul’da "İslam Birliği için Ekonomik İşbirliği Usul ve Esaslarının Tespiti" başlığıyla gerçekleşecek.

 denmektedir. 

İkinci Uluslararası ASSAM (Adaleti Savunanlar ve Stratejik Araştırmalar Merkezi) İslam Birliği Kongresi 1-2 Kasım 2018 tarihlerinde ASSAM’ın merkezi olan İstanbul’da WOW Kongre Merkezinde gerçekleşecek.

Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongrelerinin amacı; İslâm Ülkelerinin ortak bir irade altında toplanması için gerekli müesseseleri ve bu müesseselerin tabi olacağı mevzuat hakkında karar vericilere bir hal tarzı sunmaktır.

Pazartesi, 25 Haziran 2018 00:00

Türkiye Seçimini Yaptı

Türkiye 24 Haziran 2018 Pazar günü Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimini yaptı. Seçim sonuçlarının hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Seçimin sonucu haftalar öncesinden anketlerde görünmüştü. 24 Haziran seçimlerinde necip milletimiz çok önemli bir mesaj verdi.

Seçim öncesi seçmenle yapılan anketlerde tercih sebepleri sorulduğunda halkımız; sağlık sistemindeki muazzam yenilikler, eğitim öğretim sistemindeki yatırımlar, teknolojik ilerleme ve ilk ve orta öğrenimde kitapların ücretsiz hale gelmesi, ulaşımda yapılan yatırımlar ile Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü, Yeni İstanbul Havalimanı, Çanakkale Boğaz Köprüsü, otoyollar, bölünmüş yollar, hızlı trenin getirdiği devrim niteliğinde pek çok şey sayılmaktadır.

İçeriden bakıldığında manzara bu şekilde çizilmekte ise de Türkiye’ye dışarıdan bakıldığında görülen bambaşka bir şey vardır;

Perşembe, 04 Ocak 2018 00:00

Filistin İşgaline Çözüm

ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı Türk kamuoyunda ciddi bir tepki uyandırdı. Bu tepkinin büyüklüğünde Türkiye Cumhuriyeti’nin sorunu İslam İşbirliği Teşkilatı ve BM gündemine taşımasının oynadığı rol etkin oldu. İİT ve BM’de alınan kararlar ABD’ye şamar etkisi yaptı.

Oluşan tepki bir süre sonra dinecek, alevlenen gündem sönecek ve bu arada ABD inşasına hazırlandığı büyükelçiliği yapmaya başladığında tekrar mı gündemimize girecek! Böyle böyle yükselip alçalarak dalgalanan tepkilerimiz karşısında İsrail işgal ettiği Kudüs’e başkentini taşıyacaktır. Niçin Filistin işgaline çözüm için uzun vadeli bir strateji planımız yok.

Cumartesi, 29 Temmuz 2017 00:00

ASRİKA

Türkiye’nin uzun menzilli hava savunma sistemleri konusunda S400’leri tercih etmesiyle ilgili oluşturulan tartışmanın ana fikrinde Türkiye’nin NATO merkezinden kayması yer almakta. Bu ana fikir NATO yanlıları tarafından savunulmaktadır.

Halbuki NATO; Türkiye’yi Avrupa’nın Asya ve Afrika’ya karşı güvenlik duvarı olarak algılamaktadır. Bahçenizin duvarı gibi yani… Evinizin dışında… Yaşam alanınızın sınırı… Görevi sadece yaşam alanının korunması… Muhtemel bir saldırı durumunda ilk darbeyi emecek olan birim… Tüm hasarın orada oluşacağı ama yaşam alanımızda herhangi bir hasarın olmasını engelleyecek bölüm… Evet NATO Türkiye’yi aynen bu şekilde görmektedir.

Aksi söz konusu olsa idi Türkiye 40 yıla yaklaşan süredir PKK terörü ile boğuşur muydu? PKK – PYD – DAEŞ bunca zamandır kullandığı kaynağı nereden temin ediyor! Pek çok ülkenin yapamadığı büyüklükte ticaret hacmine nasıl sahip oluyor! Pek çok ülkenin alamadığı silah, mühimmat hatta son teknoloji ürünü silah sistemleri bile bu terör örgütlerinin elinde nasıl bulunuyor! Son kullanıcı belgesi (End User Certificate) ile satışı zorunlu olan bu NATO standardı ürünlerin nasıl oluyor da terör örgütlerinin eline bu kadar sorunsuzca geçtiğini artık sağır sultan bile biliyor!