Çarşamba, 31 Ocak 2024 17:06

Güce Dayanmayan Adalet Aciz; Adalete Dayanmayan Güç Zalimdir !

Yazan
Öğeyi Oyla
(3 oy)

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin müracaatı ile Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’in Filistinlilere soykırım yaptıklarını tespit ve bunun durdurulması yolunda karar alınmıştı.

Uluslararası Adalet Divanı, Lahey’de Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail aleyhine açtığı "soykırım" davasında ihtiyati tedbir talebine ilişkin kararını açıkladı. Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülüklerinin bazılarını ihlal ettiğine ilişkin ihtiyati tedbir kararı almaya yetkisi olduğuna hükmetti. Mahkemenin yargıcı, Güney Afrika'nın açtığı soykırım davasında haklı olduğunu söyledi. Karar şöyle:

İhtiyati tedbir talepleri görüşülmektedir, mahkemenin görüşüne göre Güney Afrika'nın iddialarının bir kısmının sözleşmenin maddelerinin kapsamına girebileceği görülmüştür. Mahkeme, İsrail'in 'dosyanın reddi' talebini reddetmektedir. İsrail'e soykırım davası görülmeye devam edecek. Soykırım davası esastan görüşülecek. Burada Güney Afrika'nın ortaya koymuş olduğu iddialar değerlendirilecektir.

Sözleşmenin birinci maddesine baktığımızda tüm ilgili tarafların soykırım suçunu engellemesi gerekmektedir.

İkinci maddede soykırım bir etnik ve ırksal grubun üyelerine zarar vermek, bu grubun içinde bulunan çocukları başka bir gruba taşımak gibi maddeler yer almaktadır.

Soykırım davasında İsrail aleyhine ileri sürülen iddialar makul seviyede ispatlanmıştır. Ancak soykırım olup olmadığına dair nihai karar daha sonra açıklanacaktır. Güney Afrika'nın ihtiyati tedbir talepleri dikkate alınmış ve uygulanmasına karar verilmiştir.

Mahkeme İsrail askeri güçlerinin eylemlerde bulunmamasına karar vermiştir.

* İsrail'in etkin adımlar atarak, insani yardımların ulaştırılması için tedbiren adım atmasına karar vermiştir. Kararların uygulanması zorunludur. 

  1. Soykırım sözleşmesiyle korunan insanların korunması için tüm ülkeler adım atabilir.
  2. Filistinlilere baktığımız zaman soykırım sözleşmesinin 2. maddesi uyarınca koruma altında olması gereken bir gruptur. 
  3. İsrail saldırıları, çok sayıda insanın ölmesine, sivil alt yapının zarar görmesine, insanların yerinden edilmesine neden olmuştur. 
  4. Gazze nüfusunun yüzde 93'ü kriz seviyesinde bir açlıkla karşı karşıyadır.
  5. Gazze'deki çocuklar ciddi travmalarla kraşı karşıya, 1,4 milyon insan sığınaklarda yaşamaktadır, hastalıklar yayılmaktadır.
  6. Bir neslin buna maruz kaldığı görülmektedir, pek çoğu annesiz ve babasız kalmıştır. Çocukların yaşadığı dram gerçekten yürek parçalayıcıdır.”

Uluslararası Adalet Divanı'nın ara kararında, İsrail'in Gazze'deki soykırımı önlemek için elinden gelen her şeyin yapılması gerektiği belirtildi. Mahkeme, İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere insani yardımın ulaştırılması ve çatışmaya ilişkin kanıtların yok edilmemesi için acil önlem takibi de kararlaştırıldı.

LAHEY’de devam eden ve ara karar ile soykırım davasını kabul edip bazı tedbirler açıklayan mahkeme kararı İsrail’de şaşkınlık yarattı. Ve mahkeme bir ay içinde İsrail’den bu insan kayıplarının önlenmesine yönelik alınan tedbirlerin mahkemeye sunulmasını istedi.

Uluslararası Adalet Divanı'nın aldığı bu karar, hiç değilse dünyanın bir korku filmi izler gibi sürmekte olan sessizliğinin, vicdanlarda açtığı yaranın acısını biraz olsun azalttığı hissedilmiş ve yüreklere az da olsa biraz su serpmiş olsa da; gerçekte insanlık onuru ve adalet adına çok yetersiz bir durumdur.  Zira "Güce dayanmayan adalet aciz; adalete dayanmayan güç zalimdir."

İsrail tarafında ilk tepki olarak tarihin en azılı kitlesel soykırımcılarından katil Netenyahu, “Harekata Devam!” dedi. Yani Adalet Divanı'nın aldığı bu karar, ne yazık ki, uluslararası bir gücün yaptırımından yoksundur. Acziyet anlamına gelen bu kararın, ne yazık ki,  Filistin Soykırım Trajedisinin durdurulmasına etkisi olmayacaktır. 

Mahkemenin ateşkes talebini uygun görmemesi de adalet adına çok olumsuz ve ilginç bir durumdur. Soykırım iddiasının görüşülmesini uygun gören bir mahkeme, derhal ateşkes kararı da almalı idi.

SOYKIRIMLARIN BİTMESİ DÜNYA İSLAM BİRLİĞİ’NİN KURULMASI İLE MÜMKÜNDÜR

Şimdi bundan sonra neler olabilir? İsrail’in Han Yunusu kuşatıp hem denize hem de Refaha doğru ilerlediği durumda Filistinliler Refaha doğru kaçmaktadır. Refah’da teyit edilmemekle beraber 1 milyondan fazla insanın olduğu açıklanmaktadır. İsrail daha önce fiili çatışma dönemini belirten harekatın 2. aşamasının yaklaşık 2024 Şubat ayında bitebileceği vurgulanmıştı. Bu açıklamaya göre de LAHEY’deki mahkemenin verdiği bir aylık süre de bununla örtüşmektedir.

Karara bakılırsa, mahkeme heyetinin adeta kerhen aldığı bu karar ile, İsrail’e “Elini çabuk tut, 1 ay içinde Gazze’de Filistinli diye bir topluluk bırakma! “ der gibi bir anlayış sergilenmiştir.

Savaşın başından itibaren 26.083 Filistinlinin şehit edildiği ; 64.487 Filistinlinin yaralandığı ve 9.000 den fazla çok sayıda insanın kayıp olduğu açıklandı.

7 Ekim günü Hamas’ın İsrail’den kaçırdığı 136 İsrailli rehine hala Gazze şeridinde Hamas kontrolunda bulunmaktadır. Ancak teyit edilemeyen Filistinli açıklamalara göre bunların bir kısmının ölmüş olabileceği de belirtilmektedir. Savaşın başından itibaren ölen İsrailli sayısının 1677, sadece Gazze’de çatışmalarda ölen İsrail askeri sayısının 200 olduğu açıklandı. Gazze nüfusunun yani 2,2 milyon Filistinlinin yaklaşık 1,9 milyonun (nüfusun %85'i) çatışmalar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldığı ve bununda en az 1 milyondan fazlasının Refah kasabasında toplandığı belirtilmektedir.

Mevcut durum haritası ve mahkeme kararına göre adeta insan yığını olan Refah’a IDF girmeyecek ve harekâtını onun dış sınırlarında durduracaktır. Bu kapsamda muhtemelen Refah hudut kapısını da kontrol altına alacak ve Filistinlileri ve ELKASSAM ve diğer savaşçıları Refah’ta sıkıştıracaktır. Bundan sonra da İsrail, mahkeme kararına uygun bazı insani tedbirleri almaya başlayacaktır. Yine benzer şekilde Akdeniz kıyısındaki Deir Balah bölgesine de girmeyecektir.

Harekatın 113. Gününde IDF ağırlıklı olarak Güney Gazze’de Han Yunus bölgesinde operasyonlarına devam etmektedir. IDF'nin asgari hedefi, Güney Gazze'deki üçüncü aşama ve tüm Gazze işgalinin dördüncü aşaması kapsamında Hamas'ın Han Yunus taburlarını parçalamaktır. Daha geniş hedef, Hamas'ın ya daha fazla rehineyi İsrail'e geri vereceği ya da sonunda Hamas liderliğinin Gazze'den atılacağı ya da başka bir şekilde gücünden vazgeçeceği bir tür anlaşmaya varacağı çatlama noktasına ulaşmaktır. Ancak mahkeme sonrası IDF’in artık HAMAS’ın Gazze’den atılması ve rehineleri bir anlaşma olmadan almasının çok zor olacağı görülmektedir. HAMAS elemanlarının Refah bölgesine çekildiği, kuşatılan bölgelerde bırakılan az sayıdaki savaşçı ile de IDF’e karşı direnmeye de devam ettiğini anlıyoruz. IDF, Han Yunusu ele geçirerek Hamas'ı yenebileceğini tahmin etmişti ancak bunun şimdilik imkânsız olduğunu vurgulayalım. Ancak IDF’in 15 yıl önce Hamasa vuramadığı darbeyi bu savaşta vurduğu ve El Kassam taburlarının çoğunun imha edildiğini de belirtelim. Zaten İsrail’e karşı atılan roketlerin sayılarında ciddi azalmalarda bunu teyit etmektedir. Gazze içinde çatışmalar devam ederken, Lübnan Hizbullahı, İsrail’e karşı roket atışlarına devam etmekte, IDF de Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine karşı Hava Kuvvetleri ve ateş destek sistemleri ile ateşle taarruz etmektedir. Batı Şeria’daki düşük yoğunluktaki çatışmaları da görmekteyiz.[1]

  Kuzey Gazze’yi kontrol altına alan IDF’e karşı Hamas’ın az sayıda da olsa saldırılarına devam ettiği ve IDF’in bölgede kaldığı sürece de bunlarla karşılaşacağı görülmektedir.

Kuzey Gazze’de IDF istihbarat hedefli operasyonlarına, Hamas ise fırsat hedeflerine yönelik saldırılarına devam etmektedir. Merkez Gazze’de Merkez El Kassam Tugayın Taburları direnmeye devam etmektedir. IDF’de kontrol altına aldığı bölgeyi genişletmektedir

Güney Gazze’de IDF denize doğru ilerlemekte, Refah kapısına yanaştı ve Han Yunusu ise tamamen kuşattı. Aralarında Hamas'ın da bulunduğu çok sayıda Filistinli milis, Han Yunus'ta, özellikle de şehrin batısında, İsrail'in kara operasyonlarına karşı kuvvetli bir savunma yürütmeye devam etti. Hamas, PIJ ve Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi (DFLP), Batı Han Yunus'ta İsrail personelini zırhlı araçlarını, EYP, havan ve roketlerle ateş altına aldı. El Fetih'in askeri kanadı olduğunu iddia eden El Aksa Şehitleri Tugaylarının askeri kanadı, Han Yunus'ta İsrail güçleriyle çatıştı ve onları havan ile ateş altına aldı.

Tahminlerimiz askeri gerekçelere göre, IDF bir insan yığınında ibaret Refah’a girmeyecektir. Kasabanın dış mahallelerinde harekâtını durduracaktır kanaatindeyiz. Sonrada hudut kapısı Refah’ı da kontrol altına alıp, Gazze üzerindeki kontrolunu artırmaya çalışacaktır. Halen Filistinliler emniyetli yollardan Refah’a doğru kaçmaktadır. 5 x 7 km lik bir alana sıkışmış milyonlarca Filistinlilerin adeta insanlık dramı ile karşı karşıya olduğunu belirtelim.

Ayrıca IDF’in Gazze-İsrail hudut güvenliği içinde Gazze içinde huduttan itibaren yaklaşık 400 m lik bir emniyet şeridi tesis etmeye çalıştığını da vurgulayalım.

HAMAS ile ilişkisi olup onlara askeri açıdan yardım ettiğinden dolayı Filistin’e Uluslararası Yardım Kuruluşu UNWRA’a karşı, ABD ve Kanada dan sonra, Avustralya ve İtalya, UNWRA ya para yardımını kesti.

Sonuç olarak IDF askeri harekatının fiili çatışma bölümünü kanaatimizce bir ay içinde tamamlayacaktır.

“GÜCE DAYANMAYAN ADALET ACİZ; ADALETE DAYANMAYAN GÜÇ ZALİMDİR”

Uluslararası Adalet Divanı'nın aldığı karar, hiç değilse dünyanın bir korku filmi izler gibi sürmekte olan sessizliğinin, vicdanlarda açtığı yaranın acısını biraz olsun  yüreklere az da olsa biraz su serpmiş olsa da; gerçekte insanlık onuru ve adalet adına çok yetersiz bir durumdur.  Zira "Güce dayanmayan adalet aciz; adalete dayanmayan güç zalimdir."

Bu soykırım, kıyametin giderek yaklaştığının büyük bir emaresidir. Bunlar ne ilk ve ne de son katliamlardır. Eğer Müslümanlar birleşerek dünyanın kendine yeter bir gücü olmazsa, bu kötü mukadderat kaçınılmaz olarak devam edecektir.

Bu dünyadaki bu vahşi kitlesel cinayetlerin külli hesabı Allah (cc.) tarafından Mahkeme-i  Kübra’da mutlak  ve muhakkak olarak sorulacaktır.

İsrail ve diğer vahşi soykırımcıların hesabı ahirette görülecektir. Ancak, bir gayr-i Müslim devlet Güney Afrika kadar olamayan Müslüman devletlerin yöneticileri ile tüm Müslümanların hesabı da çok acı olacaktır.

Tüm İnsanlık alemi, Müslümanların mümkün olduğu kadar kısa bir gelecekteki birliğine, gerçek ve GÜÇLÜ BİR ADALETE dayanan ZULÜMDEN SAKINAN ADİL BİR GÜCE her zamankinden daha çok muhtaçtır.

Okunma 141 defa Son Düzenlenme Perşembe, 01 Şubat 2024 14:54
Yorum eklemek için giriş yapın