Yeryüzünün ikinci olarak inşa edilen, Müslümanların ilk kıblesi ve fazilette üçüncü mukaddes mescidinin, Peygamber Efendimiz (SAV) in Miracının başlangıç noktasının, Peygamberlere imam olup namaz kıldırdığı Mescidi Aksa'nın bulunduğu, Semavî dinlerin kutsal mekanlarını barındıran, on binlerce Peygamberin metfun olduğu, son dört asrı Osmanlı İdaresinde olmak üzere 12 asır Müslümanların hakimiyetinde kalan Kudüs-ü Şerif'i ziyaret etmek bize de nasip oldu.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan 2003’te geldiği iktidardan beri ülke içinde toplumla barışık yaşamamızı sağlayacak politikalar üretmeye gayret etti.
Önceki iktidarlarda olduğu gibi toplumu kutuplaştıran, öteleyen bir anlayıştan alabildiğince uzak durdu.
Çevresine bu yönde pozitif enerji vermekten geri durmadı.
Okuduğu bir şiirden dolayı kendisine layık görülen muameleden ötürü küskün olmadı.
Muhtar bile olamayacak diyenleri hedefe koymadı.
Yeni neslin yabancı olduğu bir kelime olsa da bizim nesil Malta denilince ne anlatılmak istendiğini çok iyi bilir.
Malta cezaevlerinde mahkûmların belirli saatlerde izinle çıktıkları ve volta attıkları etrafı duvarla çevrili tavanı gök olan avlu anlamında kullanılır.
Kudüs’e sahip çıkan 48 İslam ülkesinin dik duruşu ABD’yi Ortadoğu’da etkisizleştirdi, Filistin konusunda devre dışı bıraktı. Uluslararası alanda da destek bulamayan Trump yalnızlığa mahkum oldu.
27 Ocak 2012
Kafilemizi Kudüs-ü Şerif'e götürecek uçak İstanbul'dan 06.00'da havalanacak. 04.00'da havaalanında olmamız gerekiyor. Perşembe günü Musa Özdemir'le Ankara'dan hareket ettik. İstanbul, yoğun trafiği, homurtulu kolları, çirkin ve azgın gökdelenleri, muhafazakâr yöneticileri eliyle mahvedilen tarihî dokusuyla karşıladı bizi. İstanbul'un sesi kısıktı, vicdanı yaralıydı. Şehirden metropole dönüşen bedenini tanıyamamanın şaşkınlığı, bağrından fışkıran urlarla baş edememenin hüznüyle. Uzunca zamandır görmediğim arkadaşları ziyaret fırsatı buldum. Karşılıksız selâmlar verdim. Küçük sohbetlere koyulduk, çeksiz senetsiz, ihalesiz, komisyonsuz...