a- تشكل من الأشخاص المعينين عند اجتماع مجلس الادارة العام وذلك للقيام بالعمل في مجال الأبحاث و الدراسات الاستراتيجية ويكون ذو معرفة بنشاطات و موافق لأهداف ASSAM.
b- يعطى القرار من مجلس الادارة العام بخصوص ممن يتشكل مجلس الأبحاث الاستراتيجية, وكم عددهم ,وأي الاسماء ,وبأي مجال ,وبأي مسألة.
c- يحدد من طرف مجلس الادارة العام اسس و مبادئ عمل وتشكيل المجلس بما يناسب مع كل واحد منهم, وانتخاب رئيس لمجلس الأبحاث الستراتيجية.
d-الاعضاء الذي تم انتقاؤهم لعضوية مجلس الأبحاث الاستراتيجية غير مطلوب ولا ينظر لعضويتهم في ASSAM ويحدد من طرف الجمعية العامة الأجر الذي سيعطى, ومن طرف مجلس الادارة العام بخصوص الاعمال المتعلقة والوظائف بالاعضاء.
e- مجالس الأبحاث الاستراتيجية, المجالس الأصيلة في الجمعية تقوم بالتقييم الاستراتيجي للمستوى السياسي و العلمي, و العسكري, و الاقتصادي, والاجتماعي بحق الدول و الاقليم حسب ما تححده نشاطات و أهداف ASSAM.
f- تقوم ASSAM باستشارة المجلس في الاعمال المتعلقة بالدراسات و المقالات التي ستنشرلهيئات التحريرفي الصحافة العامة ووسائل الاعلان.
g- يتم ادراج الامور التي ستقام و الموافقة لأهداف ASSAM ,الحلقات الدراسية, الاجتماعات ,اللوحات, الجلسات المفتوحة, الندوات ,والمنتديات بما يتناسب مع الزمن وتحدد الخطة السنوية انشاطات ASSAM, من طرف مجالس الابحاث الاستراتيجية.
İslam ülkeleri listesine ulaşmak için tıklayınız
مخطط القوة العسكرية للمناطق الفيدرالية التصورية التابعة لكونفدرالية الدول الإسلامية
"اللاعبون الجيوستراتيجيون هم دول لديها الإرادة والقدرة على استخدام القوة والتأثير خارج حدودها من أجل تغيير الوضع الجيوسياسي الحالي." "(رقعة الشطرنج الكبرى Z. K. بريجنسكي - الثورة-2010) مع السياسة الخارجية الفعالة لتركيا، سواء في الحوض الحضارة والجغرافيا وعلى المستوى العالمي، مع حكومة حزب العدالة والتنمية، تتخذ خطوات حاسمة لتصبح لاعبًا فعالًا يدير قطع الشطرنج بدلاً من أن تكون قطعة الشطرنج في اللعبة.
في الواقع، فإن الموقف الاستراتيجي الذي اتخذه العثمانيون من التقاليد القديمة والذي طوروه، وهو الذاكرة التاريخية وإرث تركيا، يجب أن يبقينا دائمًا في المقدمة ضد الجهات الفاعلة الأخرى كقيمة مضافة. ومع ذلك، بعد إنشاء نظام جديد، الجمهورية، أصبح هناك كسر جذري في فلسفة التاريخ والتاريخ الذي يرفض خلق الذاكرة، في المكان الذي سيتم فيه إنشاء جسر من التقاليد. وهكذا، فإن وعي الوجود التاريخي للمجتمع الذي يهترأ وعي هويته قد تعرض للخطر. ونتيجة لذلك ظهر نظام يستبعد الأفكار والمجتمعات المعارضة لها، ومنفصلًا عن الوعي الإنساني المشترك وتحول في النهاية إلى قطعة شطرنج، ودُفع الى خارج التاريخ، وأصبح المجتمع السلبي أمرًا لا مفر منه. ولذلك، تواجه جمهورية تركيا مسؤوليات جغرافية - ثقافية وجيوسياسية مرة أخرى. وطبعاً، جلبت هذه المسؤوليات أعباء ثقيلة على السياسة الخارجية التركية في خروج الدولة من الفهم المجهول والمغلوب والانتقال وضع المسيطر. ولكن أيضاً أتاحت الى جانب هذا آفاقاً وفرصاً جديدة؛ كما أنها أخذت مكانها كأبرز العناصر في إعادة تشكيل العقلية والهوية الجيوستراتيجية.
من المثير للإهتمام في فيلم "God of War" "إله الحرب" انتاج عام 2005 من إخراج أندرو نيكول وبطولة نيكولاس كيج، الذي لم يتمكن من العثور على مسرح سينمائي لعرضه في أوروبا وقت صدوره، عندما يتم احتجاز يوري أورلوف (نيكولاس كيج)، وهو مهرب أسلحة دولي، من قبل عميل الإنتربول (إيثان هوك)، يقول في حوار قاسي بينهما: "نعم، لدي نصيب في معظم إراقة الدماء والحروب في العالم، ولا أستطيع أن أقول إنني شخص صالح. أنا سيئ، ولكن أفعل هذا من أجل رؤسائك الذين تتلقى منهم الأوامر ومن رؤسائهم؛ أنا أفعل لهم ما لا يستطيعون القيام به بشكل رسمي. لذا نعم، أنا سيئ، ولكن أنا "الشر الضروري..."
Tarihsel süreci belirleyen değişimlerin hiçbiri geceden sabaha ortaya çıkmaz; bunların her biri uzun soluklu oluşumların sonucudur. Sonuncu değişmenin, tüm sürecin bütününü değiştireceğine dair olaysal tarih bir yanılgıdan ibarettir; keza tarihi değiştiren büyük adamlar efsanesi de bu yanılgıdan kaynaklanmaktadır. Bu açıdan tarihte sihirli anlar, sihirli tarihler yoktur, ama simgesel anlar, simgesel tarihler vardır.Bir sürecin yoğunlaşma noktalarını belirleyen kavşaklar, dönemeçler vardır. Mesela ne Fransız Devrimi 14 Temmuz 1789’da Bastille’in alınmasıyla başlamıştır, ne de Ortaçağ 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethedilmesiyle sona ermiştir. Tüm bunlar aslında kırılmaların simgesel zamanlarından ibarettir. Tarihin farklı dönemlerinde farklı kırılmalar yaşanır. Bunlar zaman ve mekan olgularına göre farklı boyutlarda yaşanır veya etkileri farklı boyutlarda hissedilir. Bu değişim dönemlerinde mikro boyutta fertten başlayarak aile, toplum, şirketler ve makro boyutta devletler etkilenir. Çıkan yeni duruma göre bu unsurlar tabii bir sonuç olarak pozisyon alırlar, almak zorundadırlar ve yeni projeksiyonlarını ve stratejilerini belirleme refleksi içine girerler. Çünkü bu yeni durumu kendileri açısından büyük ölçekte pozitif bir etkiye dönüştürmeleri gerekir.
كثيرا ما تصادف مصطلحات "المطلعين" و "الغرباء" في مصطلحات العلاقات الدولية. المطلعون، أو بعبارة أخرى المقيمون، هم تعريف يعطى للبلدان التي أثبتت نفسها دوليا وتعتبر نفسها طبيعية. الدول التي يتم تعريفها على أنها دول خارجية هي تعريف يتم إعطاؤه للدول المتهكمة التي لم تتمكن من وضع نفسها في مكانة على الساحة الدولية ولم يتم قبولها. على سبيل المثال: لم تكن اليابان قادرة على احتلال مكانتها لا في آسيا ولا بين القوى العظمى في النظام الدولي، على الرغم من قوتها الاقتصادية، كما أنها ليست مريحة تمامًا بين القوى الغربية. في هذا الصدد، من الممكن تعريف اليابان كدولة خارجية.
1980 sonrasındaki yeni versiyon; “2.0 küreselleşme” dalgası, beraberinde dominant gücünü, yani neoliberal anlayışı da ekonomiden, siyasete, kültürden moral değerlere kadar kısaca, toplumu inşa eden bütün kılcallarına taşıdı. Neoliberalizm; ahlaki bilgi imkanını dışlayan bir bilgi anlayışı inşa etti. Bu anlayışta ahlâk, rasyonel bir inanç konusu değil, öznel bir kanaat meselesi haline dönüştü. İnanç ve dogmaya karşıt bir dünyada, ahlâk ancak kişisel bir inanç ya da dogmatik bir kanaat meselesi olarak var kalabilir. İki durumda da ahlâk, toplumsal ve bireysel hayattaki rolünü oynayabilmek için gereksindiği otoriteyi koruyamaz. “…İnsanların hakikatin ne olduğu üzerinde tam bir mutabakata vardığı bir toplum var olamaz, olamadı. İyi toplum toplumsal hayatın ortak hakikatlerden çok, barışçıl birlikte yaşama kurallarına dayandığı toplumdur. Bu toplumlarda herkesin hakikati kendinedir…”(Yeni Şafak, 13 Kasım,2013) ifadesiyle Atilla Yayla liberal felsefenin kodlarını ortaya koymakta ve bahsettiğimiz; “ahlâkın öznel kanaat meselesi haline” dönüştüğünü doğrulamaktadır. Oysa sonuçları açısından düşündüğümüzde neoliberal düşünce biçiminin kaderi, geleceği son nokta; Nietzsche’nin modernlik kavramsalı üzerinden vurgu yaptığı nihilizmdir. Nietzsche’ye göre bu modernlik açısından sevinçle ve şevkle kucaklanması gereken bir kaderdir. Heidegger daha derine inerek, yani nihilizmin kökenine göndermelerde bulunur ve nihilizmi Batı düşüncesini oluşturan temel öğelerden görür. Nietzsche, “ahlaki gerçekler diye bir şey yoktur” derken aslında ahlâk kavramının hiç olmadığını değil, “ahlaki ölçüler ve normlar koymak saçma ve gereksizdir” demektedir. Ahlâk; maalesef neoliberal dünyada bugüne kadar hiç olmadığı bir şekilde zan altında kalmış ve örselenmiştir. Bu çapraşık algılama biçimleri toplumları nihilizmle birlikte Epiküryen bir felsefeye, yani hedonizme doğru hızla sürüklemektedir. Amoralizm doktrini ya da amoralist felsefede, toplumda ahlak kuralları oluşturmanın gereksiz olduğu savunulur ve bunun aksinin yönetimleri; baskıcı, zorba otoriter ve insanları köleleştirici bir şekle dönüştüreceği düşünülür.
هذا هو السبب في وجود حاجة ملحة لأن تصبح فلسفة التاريخ عملية في كل مجال من أجل اتخاذ موقف استباقي واكتشاف القوانين التي تنظم الأحداث والعمل على القيم بدلاً من الحقائق. في هذه المرحلة، الأمر متروك لنا فيما إذا كنا سنبقى في الحصار العقلي الذي ليس لنا أو لكسر الأنماط. الآن لدينا الم في الرقبة من النظر باستمرار إلى الغرب. لقد نسينا أيضا لون أعيننا من النظر من خلال عدسات ثقافة معينة.
Yeni dünya düzeni insanlığı gayri insani küresel yönetişim biçimlerine doğru sürüklemektedir. Devletler adil ve barışçı bir dünya düzeninin unsurlarını oluşturmak bir yana kendi bağımsızlıklarını muhafaza etme irade ve kabiliyetinden mahrum bırakılmaya çalışılmaktadır. Türkiye bu açıdan bölgede yeni dönemde “değerli yalnızlık” stratejisi izlemek gibi bir lüksü olmadığının bilinciyle hareket etmeli ve tüm coğrafyaya umut aşılayacak stratejik bir konsepte çıtasını yükseltmelidir.
Türkiye’nin bölgede her şeyden önce İslam Medeniyet havzasının son kalesi olmasından da neşet eden tarihi derinliği ve tecrübesi, hem de jeokültürel, jeostratejik ve jeopolitik sağlam kodlarının oluşması ve özelikle de yeni inşa sürecindeki perspektifi bu oyunu görmüş ve bu kirli savaşta fiilen olmayacağını açıkça, çekincesiz bir şekilde tüm dünyaya deklare etmiştir. Bu kararın, ucu belli olmayan çatışma ortamına girmeme noktasında elimizi güçlendirdiğini ve riski en aza indirdiğini söylemek mümkündür.
Kapitalizmin ulaştığı bu yeni aşamada, adına finans kapital denen, mali sermaye ve sanayi sermayesinin birleşiminden oluşan büyük sermaye grupları ve tekeller ortaya çıktı. Eski tip sömürgecilikten farklı olarak, özellikle 1870’lerden itibaren ortaya çıkan emperyalizm, bu kapitalist ekonomik gelişimin sonucudur.
"...Partiler, hükümetler ve sürece dahil olan örgütler kendi tabanlarına yönelik konjönktürel tazyiklerden kaynaklanan, popülizme kayan diskurlar ve politikalar geliştirse de STK’ların ve medyanın bu popülist yaklaşımlardan uzak, süreci güçlendirecek farklı prezantasyonlarla sürecin devamlılığı için sinerji oluşturmaları gerekir. Böylelikle inisiyatif alan taraflara farklı lokasyonlar sunularak belirlenen yol haritasının nihai olmadığını ve nihai olacak olanın kalıcı barış olduğu hatırlatılmış olur..."