ASSAM'ın 4 yönetim organının yanı sıra 4 tane ana kurulu bulunmaktadır.
1) Yüksek İstişare Kurulu
2) Stratejik Araştırma Kurulları
3) İlmi Etüd ve Akademik Değerlendirme Komisyonu
4) Yayın Kurulu
Stratejik Araştırma Kurulları altında da 8 kurul ve bu kurullarında çeşitli sayılarda araştırma masaları bulunmaktadır.
Stratejik Araştırma Kurulları Çalışmalarından Sorumlu Koordinatör Başkan Yardımcıları | ||
---|---|---|
Akademik Kurul Çalışmalarından Sorumlu Koordinatör Başkan Yardımcısı
İHH’nın “Internationale Humanitaere Hilfs Organisation”, “İnsani Yardım Vakfı” düzenlemiş olduğu ve aynı zamanda Diyanet İşleri Reisimiz Mehmet Görmez’in de açık destek verdiği yardım konvoyu 14 Aralık ta Reyhanlı/Hatay’a doğru yola çıkmıştı.
Kazlıçeşme meydanında toplanan “Halep’e Yol Açılsın” konvoyuna bizde ASDER ve ASSAM ekibi olarak katılmıştık. Kuruluşumuzdan itibaren adaletin tesisine gayret eden bizler tüm dünyanın gözlerini kapadığı bir katliamı görmezden gelemezdik. Duyarlı her vatandaşımız gibi bizde arkadaşlarımızla orada hazırdık.
İkinci Dünya Savaşının sonunda başlayan 1945-1990 yılları arası dönem, "Soğuk Savaş" dönemdir. Soğuk Savaş'ın bitişiyle birlikte Yeni Dünya Düzeninde ABD en büyük asimetrik güç ve Askeri-siyasi açıdan lider konumundadır.
100 yıl önce İslam coğrafyasını yapılandıran küresel güçler, soğuk savaş bitimiyle başlayan Yeni Dünya düzeninde, BOP projesiyle bu seferde coğrafyamızı, milliyet-mezhep ve cemaat kamplaşmalarını kışkırtarak bir kaosa ortamına sürükleyip-ayrıştırarak, kontrol altına alma stratejisi ile hakimiyetlerini kurmak istemektedirler.
100 YIL ÖNCE VE SONRA ORTADOĞU
Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra Ortadoğu'yu işgal eden Batılı güçler, 19. yüzyılda İslam coğrafyasında bulunan toplumların siyasi, dini, etnik ve sosyo-kültürel genleriyle oynayarak çıkarları doğrultusunda, etnik ve mezhepsel olarak ayrıştırmayı başarmıştı.
ABD 20. yüzyılın başından itibaren, dünya tarihinin en kanlı I. ve II. Dünya Savaşlarının sonunda Hiroşima ve Nagazaki'de yüzbinlerce sivilin hayatına mal olan, atom bombasının yıkımı üzerine inşa ettiğidünyamızda tek süper güç olduğunu ilan etmişti.
ABD’nin savunduğu Kapitalizmin bu başarısı sadece savaş ve çatışmalarla değil, ekonomik, askeri (NATO) bloklaşmayla hakimiyetini sürdürecek politikaları dayatmasıydı. Soğuk savaşın bitmesi ile rakibinin çöküşü Amerika Birleşik Devletlerini emsalsiz bir güç konumuna getirdi. Amerika dünyanın ilk ve aynı zamanda tam anlamıyla gerçek küresel gücü oldu. ABD teknolojisini, ekonomisini ve askeri gücüyle dünyamızda kendine bağımlı güdümlü devletler oluşturdu. Amerikan Kültürünü hayat tarzını dayattı, bunları benimsemeyen dışında kalan ülkeleri barbar olarak tanımladı.
Dünyanın 160 ülkesinde okullar kuran bir teşkilatın başının dünya hâkimiyeti için mücadele veren ABD’de olmasının, Fethullah Gülen’in Amerika tarafından kullanıldığının bir göstergesi olduğunu söyleyen Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, darbe girişiminin arkasındakilere dikkat çekti.
ÇAĞDAŞ KAMU YÖNETİMİNDE KAMU DENETÇİLİĞİ (OMBUDSMANLIK) VE TÜRKİYE İÇİN ASKERİ OMBUDSMANLIK ÖNERİSİ
PUBLIC AUDITING (OMBUDSMAN) AT CONTEMPORARY PUBLIC ADMINISTRATION AND MILITARY OMBUDSMAN SUGGESTION FOR TURKEY
Yrd. Doç. Dr. Ali Fuat GÖKÇE*
Suleyman Demirel University
The Journal of Faculty of Economics
and Administrative Sciences
Y.2012, Vol.17, No.2, pp.203-227.
ÖZET
Kamu denetçiliği (Ombudsmanlık) kamu kurumları ile vatandaş arasındaki sorunları çözmede çağdaş bir uygulamadır. Kamu denetçiliği klasik uygulama alanının dışında farklı alanlarda da uygulanmaktadır. Askeri ombudsmanlık bu farklı alanlardan birisidir. Ombudsmanlık geçmişte girişimler olmasına rağmen, 2010 yılında yapılan halk oylamasına kadar olan dönemde çeşitli sebeplerle Türkiye’de uygulanmamıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri teşkilat yapısı ve geniş personel kadrosuyla ülkenin her yerinde görev yapmaktadır. Personel kadrosunun genişliği ve vatandaşla olan ilişkiler çeşitli sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu çalışmada; silahlı kuvvetlerde ombudsmanlık kurumunun faydaları ve sakıncaları tartışılmış, askeri ombudsmanlığın gerekliliği açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kamu Yönetimi, Kamu Denetçisi, Denetim, Ombudsman, Askeri Ombudsman.
ABSTRACT
Public auditing is a contemporary application for accommodation the problems between public institutions and citizens. The public auditing also applied to different areas outside the classical application area. Military ombudsman is one of these different areas. Ombudsman hasn’t applied for various reasons in Turkey at the period up to plebiscite in 2010 despite initiatives in the past. The Turkish Armed Forces are on duty throughout the country with the organizational structure and a large team of staff. The width personnel staff and relations with citizens cause to emerge of various problems. In this study; the benefits and drawbacks for the institution of ombudsman in the armed forces is discussed and explained the need for the military ombudsman.
Keywords: Public Administration, Public Auditing, Auditing, Ombudsman, Military Ombudsman.
* GÖKÇE, Gaziantep Üniversitesi, İslahiye İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir..
11 Eylül dünya tarihinin dönüm noktalarındandır.
ABD, 11 Eylül saldırısı sonrasında küresel güç refleksi ile önce Irak ve Afganistan’ı işgal etti, bilahare Suriye’yi IŞİD cetveli ile şekillendirmekte...
ABD’nin 11 Eylül olayına angajmanı, on bin km öteden kalkıp bu ülkeleri işgal etmek oldu.
Dibimizde sonu nereye varacağı belli olmayan bir savaş yaşanıyor.
Otuz üç yıldır topraklarımızda tarihimizin en kanlı ve en çirkef isyanı ile boğuşuyoruz. Coğrafyamız ise ameliyat masasında can veriyor.
Suriye’nin kuzeyi ve Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda bariyer Ermeni devleti inşa süreci hızla ilerliyor. Maşalar katliamlarına acımasızca devam etmekte.
Kâinatın; bu günkü verilerle büyüklüğünün, bilim dünyasında makro düzeyde, onlarca milyarlar ışık yılı genişliğinde olduğu ifade ediliyor. Daha ilerisine; ne ilim, ne akıl ne de hayal gidemiyor.
‘İdrâk-i meâli bu akla gerekmez,
Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez’
Ancak; envâr-ı Kur’anla, nûr-u imânla sırrı hakikat hissediliyor, anlaşılıyor. Yaratılanlar bilemese de yaradan her şeyi biliyor, en güzel şekilde yaşatıyor. İman sahipleri dereceleri nispetinde ona iman ediyorlar. Böylelikle her taraf ve her varlık aydınlanıyor, hakiki anlamını kazanıyor, nurlanıyor. Bütün varlık âlemi tüm güzellik ve gerçekliğiyle idrak ediliyor.
Kâinat; atomundan, hücresine kadar, yıldızından galaksilerine kadar, melâikesinden-cinlerine-insanlarına varıncaya kadar, bildiğimiz bilmediğimiz bütün mevcudatıyla… yaratanını, rabbini anlatan, büyüklüğü kelimelerle ifade edilmekten aciz mukaddes bir dil, esmâ-i hüsnaya muazzam-mukaddes bir âyine-i İlâhi oluyor.
Son günlerde ısınan Azerbaycan Ermenistan sorunu 100 yıllık geçmişi göz ardı edildiğinde anlaşılması mümkün olmayan bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Sorunun tarihi köklerini özetle ele alan 9 Ağustos 2014 tarihli Aljazeera haberi konuyu daha iyi anlamamıza destek oluyor;
Kökenleri yaklaşık yüz yıl öncesine dayanan sorun, 1992'de Azerbaycan ile Ermenistan'ı savaşa sürükledi. İki ülke, 1994'te biten savaş sonrası sadece ateşkes anlaşması imzaladığı için hâlâ resmen savaş halinde. Bölge o günden bu yana Ermenistan işgali altında.
Birleşmiş Milletler Teşkilâtına üye 193 Devlet’in 60’ını (Üye Sayısının %31’i) halkı Müslüman Ülkeler teşkil etmektedir.
7,145 milyarlık Dünya Nüfusunun 1,6 Milyar’ını (Dünya Nüfusunun %22,5’u) Müslüman Devletlerin insanları, 150 milyon Km2 olan dünya karalarının 19 milyon Km2’sini (Dünya Karalarının %12,8’i) de 60 İslâm Ülkesinin toprakları teşkil etmektedir.