28 Şubat bir gün değildi!..
Darbelerin darb ettikleri!..
İstanbul’a ilk geldiğim yıllarda özel radyoların birinde; bir mısrasında ‘aradığın zaman hiçbir dostunu bulamazsın bu şehirde’ diye bir şiir okunuyordu. Yıllar geçti aradığımda kimseleri bulamadığım zamanlarda hala başını sonunu ve şairini bilmediğim o şiiri hatırlar, bu bana daha ilk İstanbul günlerimde müjde edilmişti zaten der, kendi iç dünyama çekilirim. İstanbul kar altında. Şimdi kimseleri bulamamak ya da ulaşamamak için hiç değilse geçerli bir sebeb var. Şurufattan dışarı bakıyorum, her yer parlak bir beyaza bürünmüş. Bu beyazlık aslında ilk evvelinde bir sevinç yaratsa da, insanın hareket kabiliyetini kısıtladığı için mi nedir, sonra sessizce bir hüzne dönüşüyor…
Tarihimiz dünya darbeler tarihine önemli katkı sunmaktadır. Fazlaca geriye gitmeden Tanzimat'tan bu yana gerçekleşen darbe girişimlerinin ana gayesi, Türkiye'yi dizayn ve muhtelif tarzlarda işgaldir.
Çünkü Türkiye, sahip olduğu jeopolitik değerleri ve kuracağı ittifak ilişkileri açısından çok mühim bir ülkedir. Egemen güçler açısından Türkiye'nin doğu-batı eksenindeki tercihi, medeniyet havzamız için fevkalade belirleyici öneme sahiptir.
Cumhuriyet sonrası batının ülkemize biçtiği rol, ‘vagon ülke’ olmaktır.
TÜRKİYE‘DE DARBELER
Darbeci zihniyet her darbe öncesinde oluş(turul)an “DURUMDAN-VAZİFE ÇIKARARAK” yönetime el koymuştur. Gerekçe değişse de sonuç hiç değişmemiş; darbeler emperyalistlerin ülkeye arzu ettiği istikamette yön vermesinden başka bir amaca hizmet etmemiştir.
Eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman: - "Tarihte tam gelişiyorsunuz, grafik yükseliyor, bir darbe oluyor ve pat birden düşüyorsunuz. 27 Mayıs böyledir. 12 Mart böyledir. 12 Eylül böyledir. 27 Nisan böyledir. 28 Şubat böyledir" - Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve ASSAM Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Tanrıverdi: "Başkanlık Sistemi başlı başına istikrar sağlaması bakımından, darbenin o üç temel sebebinden olan istikrarsızlık dönemi olmayacağından, çok önemli bir tedbir olarak bugün devlet yönetimimize girmiş durumdadır".
CIA-NATO çetesi 90’lı yılların başında Ilımlı İslam Projesi kapsamında Türkiye’de Laik – Seküler kesimi kamusal alanda “İslam’ı çağrıştıracak tüm sembollerin yasaklanması ve kamu görevlerinde Müslümanların görev almasına son verilmesi”nin zamanının geldiğine ikna etti.[i]
Böylelikle bir taşla iki kuş vurulacaktı;
Kısaca 28 Şubat olarak anılan postmodern darbe mütedeyyin kesimde ciddi travmalara sebep olurken, Laik – Seküler kesimin zafer sarhoşluğundan acı ile uyanması da çok uzun sürmedi. Balyoz ve Ergenekon gibi davalarla FETÖ tarafından TSK’dan tahliye edilmeye başlandılar. Yani elleri ile büyüttükleri yılan onları da sokmaya başlamıştı.
Dine ve dindarlara her daim düşman olan Laik – Seküler camia Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşlarının büyük çoğunluğunu oluşturan mütedeyyin kesimin kendilerine düşmanlık beslemediğini hiç bir zaman idrak edemedi.
ASSAM İslâm Birliği Kongrelerinin 3üncüsü 19-20 Aralık 2019 tarihinde ASSAM Gn Bşk. Adnan TANRIVERDİ'nin öncülüğünde İstanbul’da gerçekleştirildi.
SEMRA ORKAN - Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Tanrıverdi, 28 Şubat sürecinde kışlalarda namaz kılmanın yasaklandığını ve oruç tutulmasına engel olmak için iftar ile sahur yemeği verilmediğini belirterek, "Bu baskılar bin 600 subay ve astsubayın ordudan çıkarılmasıyla sonuçlandı" dedi.
AA muhabirine 28 Şubat sürecinde yaşadıklarını aktaran emekli tuğgeneral Tanrıverdi, 28 Şubat 1997'de yaşanan olayın hükümete verilmiş bir muhtıra olduğunu ifade ederek, bunun, inançlı insanların devlet bünyesindeki varlığını ekarte etmek için yapıldığını söyledi.
1 Ekim de Müdahil sıfatımla Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan 28 Şubat davasına katıldım.
Salonda bir sükûnet hâkimdi ve çoğunlukla sanık yakınları doldurmuştu. 28 Şubatta var olduğu iddia edilen darbe girişimi bizce kesinlikle gerçekti. Peki, öyleyse salon neden mağdur denilen kesimce doldurulamıyordu?
28 ŞUBAT
YARGI ÖNÜNDE
28 ŞUBAT 1997 OLAYININ KAPSAMLI TANIMI;
Zamanın, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir tarafından “Demokrasiye Balans Ayarı” olarak nitelendirilen, Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak tarafından “Post Modern Darbe” olarak vasıflandırılan 28 ŞUBAT 1997 OLAYI;
Milletin İslâmî inancından kaynaklanan yaşam tarzını, din dışı değerlerin hâkim olduğu Batı Dünyası hayat tarzına dönüştürmek maksadıyla;
Planlamasına 24 ARALIK 1983 ( I. Özal Hükümetinin Güvenoyu aldı) tarihinde,icrasına 18 NİSAN 1993 ( 8. Cumhurbaşkanı Merhum Turgut Özal vefat etti.) tarihinde başlayarak 28 Şubat 1997 tarihinde zirve bulan ve 12 Eylül 2010 ( Anayasa referandumu yapıldı)-(Darbe uygulamasının son bulduğu tarihi, “irtica ile Mücadele Eylem Planı İddianamesinin Ergenekon Davası ile birleştirildiği 05 Nisan 2012 tarihine kadar da uzatabiliriz.) tarihine kadar uygulanan;
Müsait yasal mevzuata dayanılarak, Milletin manevi değerlerini tehdit gören seküler, kavmiyetçi, devletçi ve sol ideoloji sahiplerinin kadrolaştığı, Yüksek Yargı, YÖK, bir kısım Sivil Toplum Kuruluşları, basın ve sermaye sahiplerinin destek ve teşviki ile uygulamasının zirveye ulaştığı dönemdeki Türk Silahlı Kuvvetlerinin Yüksek Komuta kademesini teşkil eden, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail hakkı Karadayı, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya (ölü), Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi, Jandarma Genel komutanı Orgeneral Teoman Koman ve Milli Güvenlik kurulu Genel Sekreteri İlhan Kılıç liderliğinde; zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in gönüllü ve aktif desteği ile Milli Güvenlik Kurulu kullanılarak ve zayıfkoalisyon Hükümetlerinin sebep olduğu istikrarsız siyasi ortamdan yararlanarak;
Meşru Hükümete, Anayasal düzene, TSK, Yargı ve Milli Eğitim başta olmak üzere devlet bürokrasisinde görevli inancını yaşama gayretinde olan kamu görevlilerine, Üniversite ve orta dereceli okulların İslâmi inancını yaşama gayretinde olan öğretim görevlisi ve öğrencilerine, taraflı basın tarafından yapılan hileli ve kötü niyetli propagandalarla sindirilmiş Milletin manevi değerlerine ve İslami İnancını yaşamak azminde olan fertlerinin temel hak ve özgürlüklerine indirilmiş;
Planlı, hazırlıklı ve SİNSİ BİRASKERİ DARBEDİR.
ASSAM Başkanı E.Tuğg. Adnan TANRIVERDİ 27 Eylül 2013 Cuma günü 22:00'da aHaber'de yayınlanan Deşifre programına konuk olarak katılmaktadır.