Stratejik Araştırma Kurulları Çalışmalarından Sorumlu Koordinatör Başkan Yardımcıları | ||
---|---|---|
![]() |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ülkeleri Birliği Organları için Mevzuat İnceleme ve Araştırma Kurulu
İslam Ülkeleri Ekonomik İşbirliği İmkanlarını İnceleme ve Araştırma Kurulu
İslam Ülkeleri Savunma ve Savunma Sanayi İşbirliği Ortamını İnceleme ve Araştırma Kurulu
İslam Ülkeleri Ortak Asayiş ve Güvenlik Organizasyonu İnceleme ve Araştırma Kurulu
İslam Ülkeleri Dışındaki Dünya Devletleri Milli Güç Unsurları İnceleme ve Araştırma Kurulu
İslam ülkeleri listesine ulaşmak için tıklayınız
ASRİKA İslam Ülkeleri Konfederasyonuna Bağlı Mutasavver Federatif Bölgelerin Askeri Güç Çizelgesi
Şu bir gerçektir ki, Türkiye’de halkın genel tutumu insan hakları ve hürriyetlerden yana olmuş fakat sözde hürriyetçi olan İttihat ve Terakki’den itibaren darbeci totaliter bir zihniyet devlette etkili olmuştur. O zihniyetin karşısında milletin en kararlı demokratik duruşu ise, Başbakan R. Tayyip Erdoğan liderliğinde gerçekleşmiştir.
Darbeci zihniyetten yana olanların en bariz özelliği, Gezi Parkı eylemlerinde kendilerinin kullandığı “Mesele Gezi değil. Anlamadın mı sen?” ifadesiyle özetlenmiştir. Onlara aldananlar bir yana, millet o taktiği gayet iyi anlamıştır. Gezi bir bahane olduğu gibi, 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde telkin ettikleri yöntem de tutturamadıkları bir bahaneydi.
Bu yazıda konu, on iki-on üçüncü asrın İslam mutasavvıf-düşünürü Ferideddin-i Attar ile çağımızdaki Batılı filozofların izahları ve demokrasi tarihindeki bazı olaylarla ele alınacaktır. Sonuçta ise halk, TSK ve MİT’ten bazı temel beklentiler dile getirilecektir.
YENİ DÜNYA DÜZENİNDE TÜRK SAVUNMA SANAYİİNİN GELİŞİMİ VE ROLÜ
(Bu makale Yeni Türkiye Dergisi'nin Ocak - Şubat 2014 56. sayısında yayınlanmıştır)
Bugüne kadar savunma sanayinde söz sahibi olan ABD, Rusya, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerle aynı arenada rekabet edecek seviyeye gelen Türkiye coğrafi konum üstünlüğünü kullanarak bu ülkeler arasından sıyrılıp savunma sanayiinde söz sahibi olmaması düşünülemez. Söz konusu bu ülkeler dünya savunma sanayinin % 76’lık kısmını karşılamaktadırlar. Türkiye kalan % 24’lük pay için yaklaşık 200 ülke ile rekabet etmek durumundadır.
IRAK VE SURİYE’DE DEĞİŞEMEYEN SOSYAL PSİKOLOJİ VE YÖNETİM PROBLEMİ
Giriş
Bu yazıda, Irak ile Suriye’deki gelişmeler, sosyal psikoloji bilimi çerçevesinde ve Irak ağırlıklı olarak ele alınacaktır. Özellikle Irak’ın seçilmesinin sebebi, din, mezhep ve etnisite çeşitliliği bakımından Türkiye dâhil komşu ülkelerle demografik benzerliği olmasından, iç-dış çatışmalardan sonra belirgin bir yapıya kavuş/turul/masından ve ABD’nin önceden beri Irak’ta yönlendirici olduğunu bizzat CIA başkanının açıklamış olmasındandır.
O yönlendirmeleri incelemeden önce, yeni bir bilim dalı olan sosyal psikolojiyi kısaca tanıtmak yerinde olacaktır.
CEMAATİN DARBE GİRİŞİMİ
ve
İKTİDAR MÜCADELESİ
(2013-2014)
Kasım 2013 başında dershaneler kapatılıyor yaygarası ile başlatılan Fethullah Gülen Cemaati eylemleri, devlet içindeki Cemaat örgütü vasıtasıyla, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Hükümetini yıpratarak siyasi istikrarın bozulmasını hedef almıştır.
Başlangıçta toplum tarafından anlaşılamayan girişimin boyutu 17 Aralık 2013 tarihinde “asrın yolsuzluğu” adı altında yargı ve emniyet operasyonları ile başlatılanın dış destekli büyük bir darbe girişimi olduğu ortaya çıkmaya başlamıştır.
18 Kasım 2013 tarihinden itibaren ASDER mail grubu içinde uyarıcı mahiyetteki mesajlarımı tarihe not düşmek amacı ile yayınlamayı uygun buldum ve muhatapların yazdıklarını atlayarak, son tarihli açıklamayı öne alarak, sırasına göre buraya kaydettim. Mesajlarım olayları tasvir etmekten ziyade yöneldikleri hedeflere vurgu yaparak alınacak tedbirleri ifade etmek amacına dönük olmuştur.
25 Ocak gecesi Milli İrade Platformu tarafından düzenlenen Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması'na katıldık. Haliç Kongre Merkezinde yapılan toplantıda 150 civarında Sivil Toplum Örgütü'nden 500 civarında katılımcı vardı.
ASSAM Başkanı Adnan TANRIVERDİ protokol masasında, Arif ÇELENK bey ile ben B protokol'de yer aldık. Bir ara masamızdaki ÖNDER (İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği) Başkan Yardımcılarından Avukat Namık AYHAN ile sohbet ederken; "28 Şubat'ı yaşadığımız dönemde yaşadığımız travma sebebiyle olan biteni idrak etmekte zorlandığımızı, insan tabiatının acıyı hafifletmek için böyle davrandığı"ndan söz etti Namık bey...
Türkiye silahlı olmasa da bir kardeş kavgası ile karşı karşıya bıraktırılarak yeniden etkisiz eleman konumuna getirilmeye çalışılmaktadır.
Tek başına lider ülke değil, kontrol edilebilir bir yandaş olarak bulunması Batının çıkarlarına daha uygundur.
YENİ TÜRKİYE,
YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE…
Bugün ki tarihi vetirede yaşadıklarımız, eski Türkiye olmaya devam edeceksiniz dayatması ile Yeni Türkiye olma arzusu arasındaki çatışmanın tezahürüdür.
Evet milletimiz, Yeni TÜRKİYE olma semptomları gösteriyorken, eski Türkiye’nin sahipleri de boş durmuyor.
Eski Türkiye’nin kodları İngiliz – Yahudi Medeniyetinin ortak çıkarları çerçevesinde yazıldı. Güçsüz ve Taklitçi bir Türkiye.
İngiliz - Yahudi Medeniyeti: İngiliz girişimci aklı ve aksiyonu ile Yahudi sermayesinin ittifakı sonucu kurulmuştur.
Temel prensipleri ve ortak çıkarları olan bu ittifak, İngiliz’e küresel egemenlik, Yahudi’ye ise finans rolüne karşılık Büyük İsrail’i vaat ediyordu.
Bu ittifakın ortak ideolojisi ise Emperyalizmdir.
VATİKAN’IN 2013 YILINDAKİ
İBRETLİK İNANÇ DEĞİŞİKLİKLERİ(?)
Vahye dayanma iddiasındaki bir dinin vazettiği değerler, zaman ve mekâna göre değişmez olmalıdır. Öyle bir değiştirme teşebbüsü ise, o dinin dışındakilerce değil, ancak ilmiyle en güvenilir kabul edilen müminlerince yapılabilir. Lakin o teşebbüs başarılı olursa o din, aslından uzaklaşmış demektir.
2013 yılının Mart ayında seçilen yeni Papa’nın, bir dinî lider olarak eşcinselliğe ve ateistliğe adeta dinen onay vermesi, bu uzaklaşmanın günümüzdeki örneğidir. Bunlardan birincisinde Hıristiyan şeriatından, ikincisinde ise Hıristiyan itikadından uzaklaşıldığı görülmektedir.
Papa’nın böyle bir değişikliğe neden ihtiyaç duyduğu bilinmemektedir. Fakat aynı tarihlerde bazı lobi faaliyetlerinden şikâyet etmiş olması çok ilginçtir. Tıpkı kendisinin seçilmesinin “sürpriz” diye nitelendirilecek kadar ilginç olması gibi.
ÜMMET ŞUURU VE GÜNÜMÜZDEKİ KARŞILIĞI
LUGAT AÇISINDAN ÜMMET KAVRAMI:
Ümmet kelimesi Arapça bir kelime olup, "emme" fiilinden isimdir. Çoğulu "umem"dir.[i]
“Ümmet” kelimesi lügatlerde; nesil, her canlı cins, din, belirli bir zaman dilimi, nebilere tabi olma, cemaat, tek bir sınıf, belli bir zaman ve mekanda tek bir din (gaye, yol) üzerinde birleşmiş topluluk gibi anlamlara gelmektedir.
Kavram olarak ümmet kelimesi, insanların gerek kendi tercihleri gerekse bir zorunluluk sonucu, belirli bir zaman diliminde yaşayan kimseler anlamına geldiği gibi, belirli bir tarih diliminde yaşayan ya da belirli bir dine inanan topluluklar anlamına da gelmektedir.
Görüldüğü üzere ister insanlar hakkında, ister diğer canlı topluluklar hakkında kullanılmış olsun, "ümmet" kelimesinin bütün manalarında beraberliğe vurgu vardır. O kadar ki; yaşantı bakımından, hiç değilse zaman ve mekan bakımından, başkalarıyla müşterekleri olmayan bir topluluk, ümmet sayılmamaktadır.
Oyun Devam Ediyor
Amitai Etzioni “take-off” kavramını ortaya atarken ülkelerin ve toplulukların hareketlerini uçağın havaalanı ve havadaki konumuyla açıklamaya çalışmıştır. Bu teoriye göre uçak, motorunu ilk çalıştırılıp havalanıncaya kadar yer istasyonunun talimatlarına uymak zorundadır. Yerle temasının kesilip gerekli yüksekliğe ulaşmasından sonra ise artık yer kuleden talimat alan değil ona sadece bilgi veren konumdadır. Siyasi partilerin ve finans kuruluşlarının kuruluş süreçlerini de bu teori ile açıklamaya çalışan Etzioni başarılı örgütlenmelerin take-off sürecinden sonra küresel aktörler haline gelebileceğini savunmuştur. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu take-off sürecini başarıyla tamamlamış ve devamında başarılı bir ekonomik örgütlenme olan Avrupa Ekonomik Topluluğuna dönüşmüştür.[1]