Türk Uygur Müslümanlarına kimse arka çıkmayınca şimdi de Çinli Müslümanlara baskılar başladı.
Çin ve Müslümanlar dendiğinde aklımıza kardeş Türk toplumu olan mazlum Uygurlar, kısmen de Kazaklar, Kırgızlar, Salarlar gibi Türk halkları gelmektedir. Ancak çok az bildiğimiz, Çin’de Çin ırkından Müslümanların sayısının Türklerin sayısından daha fazla olduğu, Çin’in her yerinde bulundukları. Ne acı ki bugün bunlara karşı da zulum başladı.
Konumu açısından büyük önemi olan Ürdün, İngiliz bağlantılı kraliyet ailesi ve İsrail uydusu siyasetine yükselen tepkilere sert cevap vermeye başladı
Arabistan yarımadası, Kuzey Arabistan ve Kuzey Afrika bölgelerini birbirine bağlayan stratejik önemdeki Ürdün, dünyanın her yerindeki uygulanan taktiklerle, İngiliz oyunları, Batıyatapar hâkim sınıf ve ezilen Müslüman halk arasında kalmış bir kardeş ülke.
Orta Asya’nın önemli ülkesi ikinci en büyük Müslüman Türk devleti Özbekistan hak ettiği yerde dünya toplumundaki yerine geri dönerek İslam Birliği konusunda merkezi görevlerini üstlenmelidir
İngiltere ve Hollandalı sömürgecilerin üçe böldüğü paylaşılamayan zenginliklerin adası Müslüman yurdu Borneo üzerinde Brunei devleti, Malezya eyaletleri, geleceğin Endonezya başkenti ve Filipin iddiaları
Gazze'ye insanî yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisine, Doğu Akdeniz'in Uluslararası sularında, İsrail Deniz gücü tarafında yapılan silahlı baskının (31 Mayıs 2010) üzerinden 15 ay geçti. Bu baskında 9 Türk Vatandaşı hayatını kaybetmişti.
Yeryüzünün ikinci olarak inşa edilen, Müslümanların ilk kıblesi ve fazilette üçüncü mukaddes mescidinin, Peygamber Efendimiz (SAV) in Miracının başlangıç noktasının, Peygamberlere imam olup namaz kıldırdığı Mescidi Aksa'nın bulunduğu, Semavî dinlerin kutsal mekanlarını barındıran, on binlerce Peygamberin metfun olduğu, son dört asrı Osmanlı İdaresinde olmak üzere 12 asır Müslümanların hakimiyetinde kalan Kudüs-ü Şerif'i ziyaret etmek bize de nasip oldu.
İzzettin Kassam Tugayları ikinci Komutanı Şehit Ahmet El Cabbari'ye ve Gazze Şehitlerine Allah'tan rahmet Filistin Halkına, Gazze Gazilerine ve İslam Alemine de başsağlığı diliyorum.
Türkiye önemli problemlerini, uygulamaya koyduğu doğru politikalar ile teker teker çözme sürecine girmiştir.
Ülkemizin geleceğini karartan üç ana iç sorun;
Siyaset üzerindeki asker vesayeti,
İslami inancını yaşamak isteyen insanları tehdit olarak değerlendiren Devlet zihniyeti ve
Bölücü terör,
siyasi istikrarın sağlandığı son on yıl içinde, cesur ve doğru siyasi tercihlerle çözüm yoluna girmiştir.
Nijer denize kıyısı olmayan bir Sahra Altı Afrika ülkesidir. Cezayir, Benin, Burkina Faso, Çad, Libya ve Mali Nijer’in komşuları olup yüzölçümü 1,27 milyon km2’dir. En yakın deniz limanına uzaklığı 1000 km civarındadır. Ülkenin %80’i çöllerle kaplıdır; güney kesiminde yer alan küçük bir bölüm bozkır sayılabilir.
Dünya’nın Korona virüsle mücadeleye hapsolduğu şu günlerde dikkatimizi birazda farklı bir alana çevirelim istedim. Dünya’da 70’i aşkın çatışma alanı mevcut. Bunların yarısı İslam Dünyası’nda. Fakat hiç birisi Suriye savaşları kadar yakıcı ve yıkıcı değil. Sınırlarımızın hemen dibinde ve güneyimizde olması hasebiyle ister istemez bütün dikkatimizi birinci derece bu yöne tevcih ettik.
90’ların başında batı dünyası Irak’a paralı askerlerini Özel Askeri Şirket kılıfı ile getirmişti. Afrika başta olmak üzere Ortadoğu’da sömürü düzeninin bekası için batılı devletler ortaçağdan beri Lejyonerleri kullanmaktadır.
İç karışıklıklarla 3’e bölünen Irak’ın istikrarını kazanmasını engellemekle görevli paralı asker grupları insan kaynağı sıkıntısı yaşamaya başlayınca El-Kaide icad edilerek Müslüman ülke halklarından ideolojik tabanlı yeni ve çok ucuz paralı asker kaynağı elde ettiler. Suriye’nin de karışması sonrası El-Kaide ideolojisi yetersiz kalınca yeni kaynak oluşturmak amacıyla DAEŞ icad edilerek sahaya sürüldü. Günümüzde Türkiye’nin etkin mücadelesi ile El Kaide ve DAEŞ bölgede bitirilmiştir. Afrika’da ise Boko Haram vb örgütler faaliyet göstermeye devam etmektedir. Terörü finanse eden batı ve onun güdümündeki bazı Körfez ülkeleri Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşısında dayanmaya güç yetiremeyen ve tabutta ülkelerine geri dönen hatta bazen geri bile dönmeyen paralı asker ihtiyacını karşılamada sıkıntı yaşayınca yeni bir organizasyonla Rusya’dan paralı asker devşirerek Suriye’de kullanmak zorunda kaldı.
Bugün Türkiye Suriye’den sonra Libya’da terörü sona erdirmek üzere Libya Hükümetinin talebi ile askerlerini Libya’ya göndermesiyle batı yeni bir kaosun içine düştü.
CIA-NATO çetesi 90’lı yılların başında Ilımlı İslam Projesi kapsamında Türkiye’de Laik – Seküler kesimi kamusal alanda “İslam’ı çağrıştıracak tüm sembollerin yasaklanması ve kamu görevlerinde Müslümanların görev almasına son verilmesi”nin zamanının geldiğine ikna etti.[i]
Böylelikle bir taşla iki kuş vurulacaktı;
Kısaca 28 Şubat olarak anılan postmodern darbe mütedeyyin kesimde ciddi travmalara sebep olurken, Laik – Seküler kesimin zafer sarhoşluğundan acı ile uyanması da çok uzun sürmedi. Balyoz ve Ergenekon gibi davalarla FETÖ tarafından TSK’dan tahliye edilmeye başlandılar. Yani elleri ile büyüttükleri yılan onları da sokmaya başlamıştı.
Dine ve dindarlara her daim düşman olan Laik – Seküler camia Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşlarının büyük çoğunluğunu oluşturan mütedeyyin kesimin kendilerine düşmanlık beslemediğini hiç bir zaman idrak edemedi.
Yeni neslin yabancı olduğu bir kelime olsa da bizim nesil Malta denilince ne anlatılmak istendiğini çok iyi bilir.
Malta cezaevlerinde mahkûmların belirli saatlerde izinle çıktıkları ve volta attıkları etrafı duvarla çevrili tavanı gök olan avlu anlamında kullanılır.
Türkiye 24 Haziran 2018 Pazar günü Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimini yaptı. Seçim sonuçlarının hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Seçimin sonucu haftalar öncesinden anketlerde görünmüştü. 24 Haziran seçimlerinde necip milletimiz çok önemli bir mesaj verdi.
Seçim öncesi seçmenle yapılan anketlerde tercih sebepleri sorulduğunda halkımız; sağlık sistemindeki muazzam yenilikler, eğitim öğretim sistemindeki yatırımlar, teknolojik ilerleme ve ilk ve orta öğrenimde kitapların ücretsiz hale gelmesi, ulaşımda yapılan yatırımlar ile Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü, Yeni İstanbul Havalimanı, Çanakkale Boğaz Köprüsü, otoyollar, bölünmüş yollar, hızlı trenin getirdiği devrim niteliğinde pek çok şey sayılmaktadır.
İçeriden bakıldığında manzara bu şekilde çizilmekte ise de Türkiye’ye dışarıdan bakıldığında görülen bambaşka bir şey vardır;