Friday, 25 August 2023 17:25

ASRİKA Mihveri 'İslam Birliği' Modelini Gerekli Kılan Sebepler Nelerdir? -I-

Written by
Rate this item
(1 Vote)

Malumdur ki; Jeopolitik kavramlar ve teoriler hep üretilmiştir. Bu zamana kadar jeopolitiğin tanımıyla ilgilenen bilim adamları şu dört kelimeyi hep kullanmışlardır. Medeniyet, devlet, siyaset ve coğrafya. Özellikle dünya hâkimiyet mücadelesi şeklinde gerçekleşen 1. ve 2.Dünya savaşlarının jeopolitik teorilerin etkisinde kaldığını söyleyebiliriz.

  1. Dünya savaşı; Osmanlı–Batı ekseninde Siyonizm’in tarif ettiği yolu,
  2. Dünya savaşı ise perde arkasında Siyonizm’le birlikte Londra-Paris-Berlin-Moskova hattını yani ‘Kara Hâkimiyet Teorisine’ ait yolu izlemiştir.

Batı’nın oluşturduğu Jeopolitik kavramlar, özellikle Alman jeopolitik bilimciler tarafından dünya savaşlarında, yabancı ülke topraklarının işgal edilmesi amacına yönelik olarak kullanılmıştır. Bu fikir sadece Almanya’da değil Avrupa’nın tümünde kabul görmüştür.

Jeopolitiğin kurucularından sayılan Alman bilim adamı Friedrich Ratzel'e (1844-1904) göre "devlet bir organizmadır organlarına noksan gelen gıda ve diğer ihtiyaçları karşılamalıdır. O da zayıf ülkelerin işgal edilmesi ile mümkündür” der.

Hitlerin 2. Dünya savaşı politikalarının fikir babası siyasi coğrafya ve askeri tarih profesörü ünlü jeopolitikçi Haushofer(Hauşıfır)’dır.

Batı ‘da üretilen jeopolitik tezler işgal ve tahhakkümü hedeflemektedir.

1. Dünya Savaşı'nın ana hedefi; Müslümanların jeopolitik merkezi olan Osmanlı’nın tasfiyesidir. Bu tasfiyede ırkçı jeopolitik tezin yani Siyonizm’in etkili olduğunu görmekteyiz. Osmanlı’nın tasfiyesi ile birlikte İslam dünyası merkez ülkesiz yani başsız kalmıştır. Başsız bırakılan İslam ülkeleri emperyalizmin açık hedefi haline gelmiştir. Sonrasında ulus devletlerin inşası ve bu devletlerin biri birleriyle sorunlu olmaları zayıf ve güdümlü idareler Siyonizm’in işine yaramış 1948’de hayali sınırları Arz-ı Mevut olan İsrail terör devleti kurulmuştur. Şu bir hakikattir ki eğer İslam dünyası bir ve bütün olsaydı İsrail terör devleti kurulamazdı…

İslâm dünyasının önemli bir kısmının işgale maruz kalması Müslümanlar nezdinde iki mecrada bağımsızlık mücadelesi ile karşılık bulmuştur.

Bu mecralardan ilki milliyetçilik ikincisi ise İslâmcılık/dinî akımlardır.

Bu mücadele günümüzde de devam etmektedir. Zira bu dönemde İslâm ülkeleri, emperyalist yenidünya düzeninin parçaları haline getirilmiştir. Bu süreçte birçok siyasetçi, fikir adamı ve bağımsızlık mücadelesi verirken küresel ölçekte İslâm birliği idealini savunmuşlardır.

Uluslararası ölçekte İslâm birliği idealine dair bazı girişimler olmuştur. Misalen; 10 Aralık 1931 tarihinde Kudüs’te düzenlenen İslâm Genel Kongresi (The General Islamic Congress) bunlardandır. Bu kongrede İslâm inancını ve değerlerini yaymak için etnik köken ile mezhep ayrımı yapılmaksızın Müslümanlar arasında işbirliğini sağlamak ve genel İslâm kardeşliğini geliştirmek gibi bazı önemli kararlar alınmıştır.

Sonrasında kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı ve 90’lı yıllarda Rahmetli Prof.Dr. Necmettin ERBAKAN hocamızın hayata geçirdiği D8 projesi bunlar arasında yer almaktadır.

Read 167 times Last modified on Tuesday, 29 August 2023 09:46